Bilindiği gibi 3-10 Kasım tarihleri “Organ Bağış Haftası”dır. İlimizde Organ Bağışının (SIFIR) denecek düzeyde olması elbette çok dikkatleri çekici bir durumdur. Siirtliler olarak, organ bağışı konusunu neden bu denli önemsemediğimizin sebebini doğrusunu isterseniz, ciddi bir şekilde sorgulamamız lâzım. Acaba, kendilerini dini konularda otorite kabul eden din adamlarımız (KANAAT ÖNDERLERİMİZ!) organ bağışı konusunda ne düşünüyorlar. Bu konuya ne kadar hassastırlar! Bütün mesailerini zekât ve fitreler üzerinde yoğunlaştıran ve kendilerini (ULEMA!) olarak tanımlayan din adamlarımız, organ bağışına sıcak mı bakıyorlar! Yoksa, bu işten kendilerine bir pay düşmeyeceği için, böyle bir konuya sahiplenmek istemiyorlar mı!
Siirtli Hemşerilerimiz, ulema gözüyle gördükleri din adamlarının ağızlarına bakıyorlar. Organ Bağışı yapmanın ne kadar büyük bir sevap olduğunu söylerlerse, inanır mısınız, SIFIR ÇEKEN SİİRT, BELKİ DE, BU KONUDA EN HASSAS İL OLAN İZMİR’İ DE GEÇECEKTİR. Çünkü bizim hemşerilerimiz, ulema geçinen din adamlarına o kadar takıntılı! İlimizde, yıllarca, çözümsüz bırakılın bir VAKIF SORUNU VARDI.
-“Bu sorunu neden çözmüyorsunuz?” diye soru yönettiğim, ama gerçekten AYDIN OLDUĞUNA İNANDIĞIM BİR DİN ADAMI, bana o zaman şöyle cevap vermişti:
-Hiç merak etme! Vakıf arazi sorunu muhakkak çözümlenecek. Ama “Ne zaman?” diye sorarsan onu da cevaplayayım. Ne zaman ki, bizim ulema(!) takımı VAKIF ARAZİ YAĞMASINA KATILIRLARSA, O ZAMAN FETVASINI HEMEN BULURLAR!
Gerçekten de öyle oldu. Şehrimizde, vakıf olarak bilinen birçok araziler, ulema takımından kişilerin tekeline girdi. Üzerlerinde hastaneler, pastaneler, marketler, iş yerleri kurdular. Tabii, onlara lâzım olunca, fetvasını da buldular!
Şimdi, bu konuda da aynı sıkıntı yaşanıyor. Bizim ULEMA GEÇİNEN TAKIMDAN BİRİNİN MESELÂ BÖBREK NAKLİNE İHTİYACI OLSA, ORGAN BAĞIŞININ NE KADAR BÜYÜK SEVAP OLDUĞU ANLATILACAK YA! Ne dersiniz, böyle bir bedduada bulunursak, toplumun yararı açısından bedduamız, gerçekte DUA YERİNE GEÇMEZ Mİ!
ANEKDOT
Nasrettin Hoca’nın, Kadılık yaptığı dönemde huzuruna biri çıkmış:
-Hocam, senin boz eşek, benim kara kaçana tekme attı. Hayvancağız, mevta oldu. Hüküm nedir? diye sormuş.
Hoca, umursamaz bir tavırla cevap vermiş:
-Hayvanlar için hukuk olur mu. Onlar, akıldan azade oldukları için, hukuktan da azade sayılırlar.
Davacı, sevinçli bir yüz ifadesiyle cevap vermiş:
-Hocam, galiba yanlış söyledim. Tekme atan senin boz eşek değil, benim karakaçanımdı. Mevta olan eşek de Senin eşeğin… deyince
Hoca:
-Ha, bak o zaman iş değişti. Bakalım, kara kaplı kitapta bu konuda verilen hüküm nedir!