21-26 Mart tarihleri arası hafta, Türkiye’de Orman Haftası olarak kutlanır. 1973 yılından bu yana 21 Mart “Dünya Ormancılık Günü”, içinde bulunulan hafta da “Orman Haftası” olarak kutlanmaktadır.
21 Mart. Dünya Ormancılık Günü ile. Orman Haftası ve Ağaç Bayramı Dünyanın en önemli yenilenebilir doğal kaynaklarından biri olan ormanların korunması ve önemlerinin fark edilmesi için 21 Mart, Dünya Ormancılık Günü, 21 Mart ile başlayan hafta da Orman Haftası ve Ağaç Bayramı olarak kutlanır.
Orman Haftası, Türkiye’de ve dünyada ormanların önemine dikkat çekmek, doğayı koruma bilincini artırmak ve gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakmak amacıyla kutlanan özel bir haftadır.
Ormanların korunması ve önemlerinin fark edilmesi için güney yarım kürede sonbaharın, kuzey yarım kürede ise ilkbaharın habercisi 21 Mart, Dünya Ormancılık Günü, 21 Mart ile başlayan hafta da Orman Haftası ve Ağaç Bayramıdır. Orman haftası ve ağaç bayramının amacı ormanların önemini öğretmektir. Hafta boyunca fidan dikilir ve ağaç ile ormanların doğa ve ekonomiye katkıları anlatılır. Ormanların korunması, sürdürülebilir yönetimi, ağaç dikimi ve çevreye zarar vermemek adına bilincin artırılması amacıyla düzenlenen bu haftayı idrak ederken, maalesef, günümüzde ormanlarımız ve tüm doğal varlıklarımız hiç olmadığı kadar büyük tehditler altındadır. Maden çıkarmak, yol geçirmek, HES kurmak için ağaçlar kesilmekte, ormanlar tüketilmektedir. Belki de yüzyılların ürünü olan ormanlar tüketilirken, göstermelik olarak dikilen fidanlarla, sözde ağaçlara önem verilmesi adeta bir komedya gibidir. Bu ağaç katliamlarında ömürleri bin yıl olan zeytin ağaçlarının kesildiğine şehit olmuştuk da yüreklerimiz yanmıştı.
Kişisel çıkarlarımız uğruna ev yapmak, fabrika inşa etmek, yol yapmak, tarla açmak, maden çıkarmak, kimi zaman sadece yok etmek için acımasızca ormanları kesiyor, yakıyor, işgal ediyoruz. Oysa ormanlar sadece insanlara ait değildir. Aynı zamanda hayvanların ve bitkilerin de yuvalarıdır. Sağladığı oksijenle insanoğlunun hayat kaynağıdır. Tüm bunların yanında, toprağı; yani “yaşam”ı, en büyük tehdit olan erozyondan koruyan, su varlığımızı zenginleştiren yeşil bir örtüdür. Ormanların faydaları saymakla bitmez. Sellerin ve taşkınların oluşmasını önler, yer altı sularının birikmesine yardım eder, iklim üzerinde olumlu etkiler yapar, havayı temizler, gürültüyü azaltır. Yapacak ve yakacak hammadde kaynağıdır. Ekolojik olarak çok hassas bir konumda bulunan ormanlarımız iklim ve toprak yapısındaki çeşitlilikten kaynaklanan ender bir biyolojik zenginliktir.
İnsan eliyle yapılan ağaçlandırmalar, asla doğal ormanların yerini tutamaz. Doğal ormanlarda yüzlerce tür ağaç, bitki, hayvan bir arada uyum içinde yaşayan bir ekosistemi oluşturur. Bu açıdan, insan eliyle oluşturulan hiçbir ağaçlandırma, asla doğal olanın yerini tutamaz. Bu bilgiler ışığında ülkemizde son yıllarda sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde başta ormanlarımız olmak üzere doğal varlıkların korunmasına ilişkin bilinç ve duyarlılığın artması son derece ümit vericidir.
Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’İN (O’na, al ve ashabına salat ve selam olsun) ağaçlarla ilgili çok sayıda hadis-i şerifleri vardır. Bunlardan sadece ikisinin meali alilerine dikkatleri çekelim:
*“Kıyamet kopuyor olsa ve birinizin elinde bir fide bulunsa, kıyamet kopmadan onu dikebilirse bunu hemen yapsın!”
*“Bir Müslüman herhangi bir ağaç veya bitki dikerse, ondan yenilen şey kendisi için sadakadır, ondan çalınan şey kendisi için sadakadır, yabânî hayvanların yediği şeyler sadakadır, kuşların yedikleri sadakadır, bir kişinin ondan alıp eksilttiği şey de kendisi için sadakadır.”
Yazımızı, ağaç konusunda bir anekdotla sonlandıralım. Anekdot şöyle:
Adamlarıyla birlikte çevreyi gezen Padişah 80-90 yaşlarında bir ihtiyarın FİDAN dikmekte olduğunu görmüş, yanına giderek sormuş:
-Ey piri fâni. Yaşın 80’i, 90’ı bulmuş. Bu fidanların büyüyerek, meyve verdiğini ve meyvesinden yiyebileceğini ümit ediyor musun ki, dikiyorsun?
Yaşlı adam cevap vermiş:
-Bizden öncekiler diktiler, biz yiyoruz. Biz de dikeceğiz ki, bizden sonrakiler yesinler!
Yaşlı adamın cevabından çok hoşlanan Padişah, adama bir kese altın verilmesini emretmiş.
Altın dolu keseyi alan adam, Padişaha teşekkür ederek söylemiş:
-Padişahım, el âlemin diktiği fidan 10-15 yıl sonra ürün verir, benim diktiğim fidan daha elimdeyken meyvesini verdi.
Yaşlı adamın bu cevabından da çok hoşlanan padişah, adama bir kese daha altın verilmesi emrini verince, ihtiyar yine teşekkür ederek söylenmiş.
-Padişahım, el âlemin diktiği fidanlar yılda bir mahsul verirken, benim fidanım daha elimdeyken iki mahsul birden verdi…