Şımarık zenginin biri, dalkavuğuyla gezerken, önünden yürüyen ensesi kalın bir adama gözlerini takarak dalkavuğuna söylenmiş:
-Bu adamın ensesine bir tokat at, 10 sarı altını kap!
Dalkavuk, hemen denileni yapmış. Hızlı adımlarla adama yaklaşarak:
-Vay amcaoğlu! diyerek ensesine şaplağı patlatmış.
Adamcağız, dönmüş:
-Yahu kardeşim, ben senin amcanın oğlu falan değilim. Herhalde benzettin! diyerek, yoluna devam etmiş. Dalkavuk da dönerek, 10 sarı altını almış. Ama şımarık zengin bununla yetinmemiş:
-Bir şaplak daha indir. On sarı altın daha al! demiş.
Dalkavuk, on sarı altın sözünü dayanamayarak, tekrar hızlanmış ve adamcağızın ensesine bir şaplak daha indirmiş, indirirken de:
-Yok, yok! Sen benim amcazademsin. Boşuna beni tanımazlıktan gelme! diye üstelemiş.
Kalın enseli adam yine öfkelenmiş amma, yine de bir yanlışlık olduğuna inanarak:
-Yok kardeşim, yok! Ben seni tanımıyorum! diyerek biraz da kızgınlıkla sitem etmiş.
Dalkavuk dönerek, efendisinden 10 sarı altın daha alırken, bu oyundan çok hoşlanan efendisi:
-Var mısın, 10 sarı altın daha kazanmağa. Bir şaplak daha indir, 10 altın daha al.
Para canlısı Dalkavuk, yine varmış ve adamcağızın ensesine bir şaplak daha indirmiş. Bu defa gerçekten çok öfkelenen adam:
-Behey Allah’tan korkmaz. Benden istediğin nedir? diyerek hiddetle bağırınca, dalkavuk kurtuluşu gerçeği söylemekte bulmuş:
-Vallahi beyim, bizim efendide bu sarı altınlar, sende bu ense varken, şaplak yemekten zor kurtulursun!
Anekdotun son noktasını biz koyalım. Ortadoğu’da bu zengin petrol yatakları varken, biz bu bölgenin insanları da, ne ABD’nin, ne Rusya’nın, ne de Çin’in ve şer ortaklarının saldırılarından asla kurtulamayız!