Ülkemizde son 20 yıl içerisinde üretim, kâr, rezerv ve ihracat olmasına rağmen, özelleştirilmeyen yer kalmazken, milletimiz bu firmaların neden özelleştirildiğini sık sık dile getirmeye başladı.. Özelleştirme İdaresinin resmi internet sitesinde, “özelleştirmenin temel amacı, devletin ekonomide işletmecilik alanından tümüyle çekilmesini sağlamaktır” diye yazar.. Yani, bir kurum zarar ediyor diye özelleştirilmiyor, ya da iyi işletilmiyor diye özelleştirilmiyor.. Özelleştirmenin amacı, devleti işletmecilikten öyle ya da böyle çıkarmaktır.
Mesela, ETİBANK ve bağlı maden şirketlerinin özelleştirilmesine baktığımızda; “1935 yılında Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ETİBANK’ı kurduğunu görüyoruz.. ETİBANK çok büyük bir kurum ve tek başına özelleştirilemeyeceği için ETİ Holding’e çevriliyor.. ETİ Krom, ETİ Gümüş, ETİ Bakır gibi şirketler kuruluyor ve bunlar özelleştiriliyor.. ETİ Holding vergi rekortmeni, yani parada sorun yok.. Rezervde dünyada dördüncü sırada, rezerv problemi yok.. Üretimde üçüncü sırada, üretim problemi yok.. 225 milyon dolarlık ihracat yapılıyor, ihracat problemi yok.. Para var, rezerv var, üretim var, ihracat var.. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda tabii ki bu firmayı hangi akla hizmet özelleştirdiniz diye milletimizin sorma hakkı olur.
ETİBANK’a bağlı 5 şirketin satışında devletin kasasına 486 milyon dolar girdi.. Ülkemizde bor madeni çıkaran tek firma ETİ Maden ve bu şirket %100 devlete bağlı.. ETİ Maden’in 2019 yılında yaptığı kâr tam 489 milyon dolar.. Beş şirketin özelleştirmelerden devletin kasasına giren para 486 milyon dolar ama sadece ETİ Maden’in bir yıllık kârı tam 489 milyon dolar, yani 3 milyon dolar daha fazla.
Mantıklı bir şekilde düşündüğünüzde, sanki maksat kurtarmak değil de daha kötü bir noktaya götürmek gibi duruyor.