Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fatih ARITÜRK
Fatih ARITÜRK

“PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK ŞART!”

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini eleştirerek: “Parlamenter sisteme dönmek şart” dedi. Karar gazetesi yazarları Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’a röportaj veren Gül, AKP iktidarının politikalarına yönelik sert eleştiriler getirirken, Ali Babacan’ın kuracağı yeni partiyi desteklediğini de ilk kez açıkladı. Siyasal İslam’ın iflas ettiği konusundaki sözleri kıyametler koparacak olan Abdullah Gül, Suriye ile toptan bir savaşa girilmemesi gerektiğini de savunmakta.

“Cumhurbaşkanı iken de parlamenter sistemin Türkiye için daha doğru olduğunu söyledim. Türk tipi başkanlık sistemini istemedim. Benim tercihim tam demokratik parlamenter sistemden yana. TBMM bugüne kadar hiç bu kadar önemsizleştirilmemişti. Türkiye bunun noksanlığını hissediyor. Parlamenter sisteme dönmek şart” diyen Gül, “İdlib’de olup bitenlerle ilgili fazla bir şey söylemem pek mümkün değil. Çünkü sahadaki gerçeklere, bilgilere tam vakıf değilim. Tabiatıyla askeri durumları, istihbarat verilerini şu anda işin başında olanlar, pozisyonları gereği değerlendirip, kararlarını verecekler. Onlara şu an için ‘bunu değil şunu yapın’ şeklinde tavsiyede bulunmak doğrusu sorumsuz bir davranış olur benim açımdan. Söyleyeceğim şey, çok kışkırtılıyor olsak da Suriye ile topyekun bir savaşa girmemek yönünde olur” diyerek Suriye ile topyekun bir savaşa karşı olduğunun altını çizdi.

“Suriye politikası daha başından yanlıştı” diyen Gül, İran ve Rusya’nın desteğinin hafife alındığına vurgu yaparak “İran için rejimin düşmemesi bir varoluş sebebidir. Rusya için ise Çarlık, Komünizm ve bugünkü yönetim için de stratejik olan sıcak denizlere ulaşım meselesidir. Amerika askeri olarak gelmeyeceğini belli ettikten sonra Rusya ve İran’ın kararlılığını dengeleyecek başka bir güç mevcut değildi. Rusların başlattığı büyük çıkartma Ekim 2015’te gerçekleşti. Bundan önce siyasi çözüm çabaları başlamış olmalıydı. Siz bir şeyi bir kez kırdığınızda artık onun sahibi oluyorsunuz. Bir yere bir kez girdiğinizde, müdahil olduğunuzda eğer dengeleri kurmadıysanız, çıkış stratejisini çok iyi oluşturmadıysanız giderek o işin içine çekiliyorsunuz, ondan sonraki gelişmeler sorunu yönetmek noktasına kadar sizi sürüklüyor ve problem sizin probleminize dönüşüyor” dedi.

Hükümetin, Rusya’dan S-400 füzeleri almasını da eleştiren Gül “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün standartları, miğferinden tutun da hava kuvvetlerine, kara kuvvetlerine kadar her şeyi NATO standartlarında. TSK’nın gücünün etkinliği de aslında oradan geliyor. Bütün tatbikatlar, eğitimler, lojistikler, bunlar arka planda çok büyük organizasyonların eseri. Bu açıdan o konuda açıkçası doğru yapılmadığı kanaatindeyim. Çünkü bir ülkenin bir elinde S-400, öbür elinde de bu silah sistemlerini by-pass etmek için geliştirilmiş uçakların olamayacağını asker ve diplomatların görmesi gerekirdi. Türkiye’nin F-35’lerle ilgili meselesi gelecekteki hava kuvvetlerimizin gücüyle ilgili bir konu. O açıdan belki daha vakitleri vardır, konuya bu açıdan tekrar bakılması gerekir. Cumhurbaşkanı olduğum dönemde bu konular yine gündemdeydi. O zaman bana hem askerlerin hem Hariciyenin verdiği brifingler çerçevesinde bunları söylüyorum” diye konuştu.

Ali Babacan’ın kuracağı partiyi desteklediğini deklare ederek: “Ali Bey’in karakterine, eğitimine, bilgisine, siyaset üslubuna güvenen ve takdir eden bir insanım” diyen Gül, Cumhurbaşkanı iken bile parlamenter sistemin Türkiye için daha doğru olduğunu hatta Cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılmasının bile demokratik nizama daha uygun olacağını sık sık ifade ettiğini belirterek: “Çünkü o Anayasa’da Cumhurbaşkanına tanınan yetkiler bir darbe anayasasında darbenin başının cumhurbaşkanı olduğu düşünülerek verilmişti. O yetkileri parlamenter sisteme inanan benden önceki Cumhurbaşkanları da kullanmamaya çok özen göstermişlerdir. O zaman yeni anayasa taslağı ortaya çıkınca açıkça söyledim. Şimdiye kadar Türk tipi bir parlamenter sistemle yönetildik. Vesayet sistemleri vardı, gölge kabineler vardı. Bunlar Türkiye’nin başına neler açtı. Bundan sonra da Türk tipi bir başkanlık sistemi olmasın dedim. Benim tercihim tam demokratik parlamenter sistemden yanadır. Bunu o zaman da konuştum tavrımı da ona göre koydum” diyerek parlamenter sistemden yana tavrını ortaya koyarak, parlamenter sistemin hiçbir zaman bu kadar işlevsizleştirilmediğine dikkatleri çekti.

Evet, 12’nci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar “Kardeşim” olarak takdim ettiği 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı olduğunu açık bir şekilde ifade etmekte. Bakalım, Sayın Erdoğan, kardeşi Abdullah’ın söylemlerinden bir ders çıkaracak mı!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER