1984 yılının 15 Ağustos günü gecesi ülkemiz açısından çok önemli bir olay gerçekleşmişti. Bu güne (PKK terörünün miladı) da diyebiliriz. Henüz adı duyulmamış olan PKK örgütüne mensup bir grup, Eruh ilçemizi basarak ilk terör eylemini başlatmıştı. Aynı saatlerde ve eş zamanlı olarak Hakkari’nin Şemdinli ilçesi de baskına uğramıştı. Baskını yapan PKK’lı gruplar, ilçelerin minarelerindeki hoparlörlerle halkı, tespit edilen alanlara toplanmağa çağırmışlardı. Eruh’taki baskın sırasında karakoldaki erlerden Süleyman Aydın Şehit edilmiş, 6 kadar asker de yaralanmıştı. İlçenin telefonları kesilmişti. O yıllarda cep telefonu denilen meret de yoktu. PKK örgüt mensupları, ilçenin meydanında topladıkları vatandaşlara, örgütlerinin propagandasını yaparak kendilerine destek olmalarını istemişler. Bu arada, ilçenin tek banka şubesi olan Ziraat Bankasını soymak için Bankanın Müdürünü aratıyorlardı. Ziraat Bankası Müdürü, tavuk kümesine saklandığından, aradılarsa da bulamadılar. Bankanın çelik kasasını da açamadılar. Çok ağır olduğu için beraberlerinde de götüremediler.
Eylemcilerinin Eruh’u terk ettikleri kesin olarak anlaşılınca Kaymakam Mustafa Erdoğan, yanına o yıllarda Eruh’ta Orman Bölge Şefi olarak görev yapan Ali Aksu’yu ve 2 jandarma erini de alarak, baskın yediklerini iletmek için Siirt’e gelmiş ve gece sabah saatlerine yakın, Valilik Konağına ulaşmışlardı. Kaymakam, konağın nöbetçilerden Vali’nin derhal uyandırılmasını istemişti. Henüz gün doğmamıştı. Böyle erken bir saatte Valiyi uykusundan uyandırmanın doğru olmayacağı söylense de Kaymakam’ın ısrarı karşısında Valiyi uyandırmaya mecbur kalırlar. Vali Recep Birsin Özen mütevazi ve sempatik bir adamdı. Yüzünden hiç gülümseme eksik olmazdı. Henüz gün doğmadan uykudan uyandırılmaktan asla rahatsız olmamıştı. Kaymakamın, ilçede yaşananları anlatması O’nu da bir hayli endişelendirmiş, hatta dehşete düşürmüştü. Hemen Ankara’yı arayarak olayı bildirdi.
O saatlerde, Hakkari Valisi Arif Akbulut da, Şemdinli’de baskın yediklerini İçişleri Bakanlığına iletiyordu.
Yine o yıllarda, 12 Eylül Darbesinin mimarı Kenan Evren, Devlet Başkanıydı. Olaydan 1,5 ay sonra 2 Ekim 1984 günü Siirt’e gelerek, Eruh ilçesine de gitmiş ve bölücü faaliyetlerle ilgili olaylar hakkında yerinde tespitlerde bulunmuştu. Ancak, olayları küçümseyerek (Üç-beş çapulcunun işi!) demişti. Aradan zaman geçince, bu işin hiç de öyle üç-beş çapulcunun işi olmadığı ve dış destekli eylemlerin başlangıcı olacağı ortaya çıkmıştı.
O gün başlayan eylemler 40 yıldır devam ediyor. Olaylarda 6-7 bin kadar güvenlik görevlisi ve vatandaş şehit olurken, TERÖRİSTLERLE birlikte ölenlerin sayılarının 50 bini aştığı söyleniyor. Ülkenin ekonomik yönden kaybı ise 2 Trilyon dolar olarak ifade edilmekte.
Koca Türkiye Cumhuriyeti 40 yıldır, başlangıçta üç-beş çapulcu olarak tanımladığı terör örgütünü tedip etmekle meşgul. Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere, dış desteklerle büyüyen örgüt, son birkaç yıldan beri aldığı darbelerle sıkışmış durumda.
APO (Abdullah Öcalan) ise 15 Şubat 1999 yılında yakalanarak getirildiği İmralı Cezaevinde kıymetli bir hükümlü olarak sözde cezasını çekmeğe devam ediyor.
Anlayacağınız Bölgemizde bugün için şehitler, gaziler, devlete destek verenler mağdur, PKK ve sempatizanları mağrur! Ama, başlatılan ciddi mücadele sayesinde onların da sonları artık yakın!
YORUMLAR