Zengin bir kültüre, dillere destan güzellikte bir doğaya sahip olan Siirt’in günümüzün bacasız fabrikası olan turizm pastasından iyi bir pay alması gerekirken bugüne kadar bunu sağlayabildiğimizi söylemek mümkün değildir.
Bu konuda birçok çalışma yapılmasına rağmen, istenilen sonucu bir türlü alamadık.. Bunun birkaç nedeni bulunuyor ve bunlardan en önemli olan, bizim gayretimizle sorun olmaktan çıkarılabilecek olan iki tanesini ele alalım.
Yıllardan beri gerek bir gazeteci, gerek ÇEKÜL Vakfı İl Temsilcisi ve gerekse hasbelkader bu alanda mütevazi eserler vermiş başta TRT olmak üzere, çeşitli yayın organlarında programlara katılmış ve programlar yönetmiş biri olarak, bu alanda en büyük sorun, çalışmaların plansız, programsız ve rastgele günübirlik, yani bir anda esen rüzgarla gerçekleştiriliyor olmasıdır.. Kurumsallaştırılmadan ve kalıcı olmaları için gerekli altyapı hazırlanmadan yapılıyor olmalarıdır.. Buna en güzel örnek bugüne kadar değişik yıllarda bir kaç kez yapılan ancak tekrar terk edilen fıstık ve bal şenlik ya da festivallerini verebiliriz.. Bunlar o günkü esen rüzgara göre düzenlendikleri ve kurumsallaştırılmadıkları için halk tarafından da sahiplenilmedi.. Bir balonun şişirilip bir anda sönmesi gibi sona erdikleri anda unutulup gittiler.
İkinci ve daha önemli sorun, kültürel çalışmaların seçim yöntemidir.. Bugüne kadar bu alandaki çalışmalar daha çok festivallere katılma ve buralarda biraz fıstık, bal büryan ve birazda broşür dağıtmak olarak görüldü.
Ben bu duruma son yıllarda belediyelerin daha kolay ve daha çok anlık alkış getiren sosyal belediyeciliğe benzetiyorum.. İçme suyu, kanalizasyonları bin yerden patlak yolları, köstebek yuvası olmasına rağmen bir iki günlük hazırlık ve bol harcama ile konferans, konser ve şenlikler düzenleniyor.. Ayranı yok içmeye tahtırevanla gider…misali.
Bu önemli konuyu yarınki yazımızda ele almaya devam edeceğiz.