Bilindiği gibi Türkiye genelinde 4-10 Nisan arası günler POLİS HAFTASI, 10 Nisan ise POLİS GÜNÜ olarak kutlanır. Siirt İl Emniyet Müdürü Sayın Necmettin Öztürk’ün şahsında İlimizde görev yapan tüm teşkilat mensuplarının haftalarını ve günlerini kutladıktan sonra, bir Siirt anekdotuna yer vererek okuyucularımızı gülümsetelim istedik. İşte anekdotumuz:
Cumhuriyetin ilk yıllarında doğru, dürüst Türkçe konuşmasını bilen Siirtlilerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azmış. Şehrin yerlileri, günümüzde de devam eden bozma bir Arapça (SİİRTÇE) ile konuşurlarmış. Okullar yeni, yeni kurulmaya başlandıktan ve yerli halk, çocuklarını okullara göndermeğe başladıktan sonra, Türkçe konuşanların sayısı artmağa başlamış. Günümüzde ise yeni nesil Siirtliler arasında SİİRTÇE BİLMEYEN çocukların ve gençlerin sayıları hayli kabarmış bulunuyor. Bu gidişle SİİRTÇE yakında kayıp lisanlar arasına karışacak.
Anekdotumuz, Şehrimizde Türkçe bilenlerin sayılarının parmakla gösterilecek kadar az olduğu yıllara aittir. Yine anlatıldığına göre, o yıllarda Şehrimizde su ve elektrik de yokmuş. Şehrin asayişini 2-3 polis, 2-3 bekçi hem de en mükemmel şekilde sağlıyorlarmış.
Siirtlilerin genelde Türkçe bilmedikleri, elektrik olmadığı için gece saatlerinde kandillerle veya el fenerleriyle gece ziyaretlerine gidildiği o dönemlerde, İlimize yeni atanan bir Vali (İZZETTİN ÇAĞPAR), Arapça konuşmayı yasaklamış. İşte, Arapça konuşmanın yasak olduğu o dönemde bir Hemşerimiz, hanımıyla birlikte kavurma ziyafeti için davetli olduğu kayınpederinin evinden geri dönüyorlarmış. O sırada, devriye gezen bir polis önlerine çıkmış. Elindeki feneri, Siirtlinin yüzüne tutup sormuş:
-Gecenin bu saatinde nereden geliyor, nereye gidiyorsunuz? demiş. Türkçe bilmeyen Siirtli ferasetiyle, polisin kendisine nereden gelip, nereye gittiklerini sorduğunu anlamış ve cevap vermiş:
-MIN BEYT EHMESİNDEN!
“Kayınpederimin evinden” anlamında!
Tabii, cevabın tümü SİİRTÇE! Siirtli hemşerimiz kurduğu cümlenin sonuna (DEN) takısını ekleyince, Türkçe konuştuğunu zannediyormuş. Ancak, polis bir şey anlamadığı için sormaya devam etmiş:
-Ne diyorsun, anlayamadım?
Siirtli anlatmağa devam etmiş:
-KELİYESİNDEN!
KELİYE Siirt’çe (KAVURMA) demek. Böyle söyleyince, Polisin kavurma için davet edildiğini anlayacağını zanneden Siirtliye, Polis yine bir şey anlamadığını ifade etmek için sorulara devam etmiş.
Bunun üzerine Siirtli, geniş bir şekilde olayı anlatmağa başlamış:
-RIHNA BEYT EHMESİNDEN, TAKTAKINDEN, RAKRAKINDEN, KELİYESİNDEN, GERGİŞ-MERGİŞ!
Böyle konuşan Siirtli, sözüm ona Siirt’çe kelimelerin sonuna getirdiği (DEN) TAKISIYLA TÜRKÇE KONUŞTUĞUNU ZANNEDİYORMUŞ. Kurduğu uzun cümle ile polise anlatmak istediği de şuymuş:
-Kayınpederlerimize gitmiştik. Kavurma yaptıkları için bizi davet etmişlerdi. Kapılarını TAK-TAK, RAK-RAK çaldık. Önümüze kavurma ve et koymuşlardı. İştahla yedik!
Siirtlinin son cümlesinden de bir şey anlamayan polis, netice itibarıyla karı, kocanın bir aile gezisinden döndükleri kanaatine sahip olarak:
-Ne dediğinden hiçbir şey anlamadım, hadi yoluna devam et, git! demiş. Polisin eliyle yaptığı işaretin “yolunuza devam edin” anlamına geldiğini anlayan Siirtli, gururlanarak mahalli lisanla karısına söylenmiş:
-Polis olmuş ama, daha Türkçe konuşmasını bilmiyor!
YORUMLAR