İyimserliği koşulsuz seçmek, çağımızın ayakta alkışladığı seçimlerdendir.. Çünkü bir çocuğun gülüşünü, toplumda yaratılan kirli kaosla yok etmeye niyetlenilen bir dünyadır burası.. “Tanımak istiyorsan güç vereceksin buna” sözü haklı çıkar.. İyiliğin yeryüzünde çamura düşme olasılığı çok yüksektir. Aptallık ve iyimserlik arasındaki ince çizgide yürümekse, bir akrobatın denge yeteneğine sahip olmayı gerektirir.. Aşırı iyimserin hor görülerek kötünün egosunun okşandığı bir alanda nefes almaya çalışan iyiliğin yüceliği, tez vakitte ayaklar altına alınır.. Çünkü mütevazılığın inceliği, külçesi en ağır ve kalın olan kafaların kalıbına uymaz.
Hiç kirlenmemiş bir pencerenin mermer taşı muhakkak ki bir gün bir martı tarafından pisliğe bürünür.. Çünkü Araf adındaki köprüde iyiliğin ayağına çelme takılmıştır.. Masalların dünyasından gelen fısıltılar, iyiliğin manevi kuvvetini bir çatı altında topladığından beri o çatının altına girer, çamura karşı kol kanat gereriz.. Neden mi? çünkü masallara inanmaya ihtiyaç duyarız.. Ancak çamur kaçınılmaz bir sondur.. İyi olana rastladığımızda feleğimizin şaştığını söylememek imkânsız olur. Gelinen son nokta bu mu olmalıydı? Nazım Hikmet’in “motorları maviliklere süreceğiz çocuklar” dediği noktaya çivi çakasım var.. Çünkü kötülüklerin nam saldığı yeryüzünün çamura bulanmış ipini kesmek zorundayız.. Pesimist bir pencereden dünyayı izlettiren bir coğrafyada olduğumuzu varsayarsak şayet, Polyanna’nın pabucu gerçekten dama atıldı diyebiliriz..