Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu: Bölgesel Güvenlik Politikaları ve Terörle Mücadelede Ortak Stratejiler, Suriye ve Yakın Çevre Ülkelerinde İşbirliği Üzerine Bir Değerlendirme

1. Giriş Ortadoğu bölgesi, son yıllarda terör, mezhep çatışmaları ve

1. Giriş

Ortadoğu bölgesi, son yıllarda terör, mezhep çatışmaları ve dış müdahaleler gibi çok boyutlu güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda, bölge ülkelerinin terörle mücadele ve istihbarat paylaşımını içeren müşterek operasyon mekanizmaları oluşturma çabaları, yalnızca askeri başarıya değil, aynı zamanda diplomatik ve siyasi koordinasyona da dayanmaktadır. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Ürdün başkenti Amman’da gerçekleştirilen Beşli Güvenlik Zirvesi sonrasında yaptığı açıklamalar, bölge ülkeleri arasında terörle mücadelede ve özellikle terör örgütü IŞİD ile PKK’ya karşı işbirliği yönünde alınan somut kararları yansıtmaktadır. Bu essay, Fidan’ın açıklamaları ışığında, bölgesel güvenlik politikaları ve terörle mücadelede ortak stratejilerin önemini, uygulamadaki zorlukları ve uluslararası ilişkilerdeki yansımalarını akademik bir üslupla değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

2. Bölgesel İşbirliğinin Stratejik Temelleri

Beşli Güvenlik Zirvesi, bölge ülkelerinin yalnızca ikili ilişkilerden ziyade çok taraflı bir stratejik işbirliğine ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Fidan’ın açıklamalarında vurguladığı üzere, IŞİD’e karşı müşterek operasyon ve istihbarat mekanizmasının kurulması yönündeki karar, bölgenin mevcut güvenlik ortamının çok yönlü bir tehdit profili sergilediğini ortaya koymaktadır. Bu mekanizma, yalnızca operasyonel uyum ve bilgi paylaşımını sağlamayı değil, aynı zamanda bölge ülkeleri arasında siyasi dayanışmayı pekiştirme amacı taşımaktadır. İlgili ülkelerin, aynı zamanda İsrail’in yayılmacı politikalarına karşı ortak bir duruş sergilemesi, bölgesel güvenlik politikalarının yalnızca terörle mücadeleye indirgenemeyeceğini, aynı zamanda dış aktörlerin bölge dinamiklerine müdahale eden stratejilerinin de hesaba katılması gerektiğini göstermektedir.

3. Terörle Mücadelede Çok Boyutlu Yaklaşım

Fidan, açıklamalarında terör örgütü IŞİD’in yanı sıra PKK’nın da ortak düşman olarak ele alınması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu bağlamda, PKK’nın sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda Irak, Suriye ve hatta İran’ın da güvenlik sorunlarını derinleştirdiği ileri sürülmektedir. Fidan’ın, “Nasıl ki DEAŞ Arapları temsil etmiyorsa PKK da Kürtleri temsil etmiyor” ifadesi, terör örgütlerinin ideolojik yapılarının ve temsil ettikleri kesimlerin analitik bir değerlendirmesini yapma gerekliliğini işaret eder. Böylece, bölgesel stratejilerin oluşturulmasında, terörle mücadelede yalnızca askeri operasyonlar değil; aynı zamanda ideolojik ve sosyo-politik boyutların da dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır.

Ayrıca, Fidan’ın açıklamalarında Suriye’de yeni kurulan hükümete destek verilmesi, bölgedeki istikrarın sağlanmasına yönelik önemli bir stratejik hamle olarak değerlendirilebilir. Suriye’deki siyasi dengeyi koruma çabaları, yalnızca rejimin istikrarı için değil, aynı zamanda azınlık gruplarının (Aleviler, Hristiyanlar, Dürzi ve Nusayriler gibi) güvenliğinin teminat altına alınması yönünde de bir taahhüt niteliğindedir. Bu durum, uluslararası hukuk ve insan hakları normları çerçevesinde, sivillerin korunmasının ne denli hayati olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

4. İşbirliği Mekanizmaları ve İstihbarat Paylaşımının Önemi

Bölgesel güvenlik mimarisinde istihbarat paylaşımının rolü, terörle mücadelede başarının anahtarı olarak öne çıkmaktadır. Fidan’ın açıklamalarında, bölge ülkelerinin operasyonel uyum ve bilgi paylaşımı yoluyla IŞİD tehdidine karşı ortak bir platform oluşturma kararı, bu mekanizmaların önemini ortaya koymaktadır. İstihbarat mekanizmaları, terör örgütlerinin faaliyet alanlarının daraltılması, finansal akışlarının kesilmesi ve operasyonel adımların koordine edilmesi gibi birçok alanda kritik bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, istihbarat paylaşımının yanı sıra, operasyonel sinerjinin sağlanması, bölgesel güvenliğin teminatı olarak değerlendirilebilir.

5. Bölgedeki Jeopolitik Çatışmalar ve Dış Müdahaleler

Fidan’ın açıklamalarında, İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına yönelik ortak duruşa yer verilmesi, bölgedeki jeopolitik rekabetin de terörle mücadele politikalarını nasıl etkilediğini göstermektedir. İsrail’in uyguladığı politikaların, bölgedeki istikrarı bozan unsurlar arasında yer alması, bölge ülkelerinin ortak güvenlik stratejilerini şekillendirirken dış müdahalelerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, bölgesel aktörlerin yalnızca kendi iç dinamiklerine değil, aynı zamanda dış aktörlerin stratejik hamlelerine de karşı duyarlı olmaları gerektiğini işaret eder.

6. Eleştirel Değerlendirme ve Politik Öneriler

Akademik literatürde, bölgesel güvenlik işbirliğinin başarılı olabilmesi için öncelikle ortak tehdit algısının net olarak ortaya konması ve aktörler arasında karşılıklı güvenin tesis edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Fidan’ın açıklamalarında, müşterek operasyon ve istihbarat mekanizmasının kurulması gibi somut adımların yanı sıra, operasyonel sinerji sağlanmasının altı çizilmiştir. Ancak, bu tür mekanizmaların sürdürülebilirliği, yalnızca askeri ya da istihbari unsurlara dayandırılamaz; aynı zamanda siyasi diyalog, ekonomik işbirliği ve kültürel etkileşim gibi çok boyutlu stratejilerin de devreye sokulması gerekmektedir.

Özellikle Suriye’deki durum, yalnızca askeri müdahalelerle çözülebilecek bir sorun olmaktan ziyade, uzun vadede siyasi uzlaşı ve toplumsal yeniden yapılanma gerektiren bir mesele olarak değerlendirilebilir. Bölgedeki tüm aktörlerin, sivillerin can, mal ve kültürel haklarını koruma yükümlülüğünü paylaşmaları, terörle mücadelede insani boyutun da göz önünde bulundurulması açısından kritik önem taşımaktadır. Bu noktada, uluslararası toplumun da bölgesel işbirliğini destekleyici yapısal düzenlemelere gitmesi, terörle mücadelede bütünsel bir yaklaşımın benimsenmesine katkı sağlayacaktır.

7. Sonuç

Bölgesel güvenlik politikaları ve terörle mücadelede ortak stratejilerin oluşturulması, Ortadoğu’nun karmaşık güvenlik dinamikleri göz önüne alındığında hayati bir öneme sahiptir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Amman’daki açıklamaları, IŞİD ve PKK gibi terör örgütlerine karşı müşterek operasyon mekanizmalarının kurulması yönündeki adımları somutlaştırırken, aynı zamanda İsrail’in bölgedeki politikalarına karşı ortak bir duruş sergilenmesinin önemini de ortaya koymaktadır. Bu tür işbirliklerinin başarılı olabilmesi için askeri, istihbari ve diplomatik alanlarda entegrasyon sağlanmasının yanı sıra, uzun vadede siyasi uzlaşı, ekonomik işbirliği ve toplumsal diyalog gibi unsurların da dikkate alınması gerekmektedir. Bölgedeki istikrarın sağlanması, yalnızca mevcut tehditlerin bertaraf edilmesiyle değil, aynı zamanda geleceğe dönük sürdürülebilir politikaların geliştirilmesiyle mümkün olacaktır.

Bu çerçevede, terörle mücadelede müşterek stratejiler oluşturulması, hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerin sorumluluğunda olan, çok boyutlu ve disiplinlerarası bir yaklaşımı gerektirmektedir. Akademik literatürde de vurgulandığı üzere, uzun vadeli istikrar ve güvenlik için, sadece askeri adımlara değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklerin de göz önünde bulundurulması elzemdir.

9 Mart 2025 Seoul / Güney Kore