Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu; Yeniden Diyalog mu, Stratejik Manevra mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve DEM Parti Heyetinin Görüşmesinin Siyasal Anlamı Özet
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve DEM Parti Heyetinin Görüşmesinin Siyasal Anlamı
Özet
9 Nisan 2025’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile DEM Parti’nin İmralı Heyeti olarak tanımlanan milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirdiği görüşme, Türkiye’de Kürt meselesi bağlamında yeni bir siyasal evrenin habercisi olarak değerlendirilmiştir. Görüşme sonrasında yapılan açıklamalarda şiddetsiz ve demokratik bir gelecek vurgusu öne çıkarken, kamuoyunda bu buluşmanın stratejik mi yoksa kalıcı bir barış arayışının parçası mı olduğu tartışma konusu olmuştur. Bu makale, görüşmenin tarihsel bağlamı, söylem analizi ve Türkiye’nin iç-dış siyasal dengeleri bağlamında stratejik sonuçlarını analiz etmektedir.
Giriş
9 Nisan 2025 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti. Yaklaşık bir buçuk saat süren görüşme, taraflarca “olumlu, yapıcı ve umut verici” olarak nitelendirildi. Görüşmeye dair ilk açıklama DEM Parti tarafından yapıldı ve “barış ve demokratik toplum” çağrısına vurgu yapıldı.²
Bu görüşme, özellikle 2015’te sona eren çözüm sürecinden bu yana taraflar arasında doğrudan gerçekleştirilen ilk üst düzey temas olması açısından sembolik ve siyasal bir ağırlık taşımaktadır.
Tarihsel Bağlam: Süreklilik ve Kopuş
Türkiye’de Kürt sorununa yönelik çözüm arayışları, çeşitli dönemlerde müzakere, reform ve çatışma dinamikleri arasında salınmıştır. 2013–2015 arası “çözüm süreci” döneminde, devlet ile PKK lideri Abdullah Öcalan arasında HDP’nin aracı olduğu diyalog kanalları açılmış, bu süreçte Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder aktif rol almıştır.³
Ancak 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından yaşanan çatışma ortamı ve siyasi kutuplaşma, çözüm sürecinin sona ermesine yol açmış, bu aktörlerin kamusal siyaset sahnesinden uzaklaştırılmasına neden olmuştur. Bu açıdan bakıldığında, 2025’teki görüşme hem aktörlerin hem de siyasal retoriğin geri dönüşünü temsil etmektedir.
Görüşmenin İçeriği ve Söylemi
DEM Parti tarafından yapılan açıklamada, “şiddet ve çatışmanın olmadığı, demokratik ve siyasal alanın güçleneceği” bir döneme atıfta bulunulmuştur.⁴ Bu söylem, 2013 sürecinde de benzer ifadelerle tanımlanan yeni bir siyasal normalleşme çerçevesinin yeniden canlandırılmak istendiğine işaret etmektedir.
Aynı açıklamada “barış ve demokratik toplum çağrısı”na devam edileceği, sürece katkı sunan tüm siyasal partilere ve toplumsal kesimlere teşekkür edildiği vurgulanmıştır.⁵ Bu tutum, süreci bir toplumsal mutabakat zeminine oturtma çabasını ortaya koymaktadır. Ancak devlet cephesinden henüz kapsamlı bir açıklama yapılmamış olması, sürecin yönünün belirsizliğini koruduğunu göstermektedir.
Stratejik Zamanlama ve Siyasal Motivasyonlar
Görüşmenin yerel seçimler sonrasına denk gelmesi dikkat çekicidir. DEM Parti’nin Van, Diyarbakır ve Mardin gibi büyükşehirlerde belediyeleri kazanması ve CHP’nin Türkiye genelinde başarı göstermesi, Cumhurbaşkanlığı çevresinde yeni denge arayışlarını tetiklemiş olabilir.⁶
Bu bağlamda, görüşme iki ana stratejik hedefe hizmet ediyor olabilir:
1.Kürt seçmenin yeniden AK Parti’ye çekilmesi,
2.Muhalefet bloğunun içindeki Kürt meselesi konusundaki fikir ayrılıklarının keskinleştirilmesi.⁷
Ayrıca, Sırrı Süreyya Önder’in “gayet korunaklı davrandık” şeklindeki ifadesi, bu sürecin uzun süredir hazırlanan, kontrollü bir siyasal planlamanın ürünü olduğuna işaret etmektedir.⁸
Uluslararası Boyut: Bölgesel Etkiler
Türkiye’nin iç politikası ile Kürt sorununun bölgesel etkileri iç içe geçmiştir. Suriye’nin kuzeyinde süregelen yapılaşmalar, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile olan ilişkiler ve İran’ın Kürt politikası, Türkiye’deki diyalog süreçlerini doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla bu görüşmenin yalnızca iç siyasetle sınırlı değil, bölgesel güç dengelerini de gözeten bir stratejinin parçası olması mümkündür.⁹
Sonuç
9 Nisan 2025 görüşmesi, henüz erken aşamada olmakla birlikte, Türkiye’nin yeniden bir diyalog sürecine girip girmeyeceği sorusunu gündeme taşımıştır. Görüşmenin taraflarının açıklamaları umut verici olmakla birlikte, sürecin sürdürülebilirliği, yalnızca siyasal söylemlere değil, aynı zamanda kurumsal güven inşasına, toplumsal mutabakata ve uluslararası dengeye bağlıdır.
Bu çerçevede, görüşmenin sembolik boyutu kadar yapısal içerik kazanıp kazanamayacağı, önümüzdeki dönemin en belirleyici siyasal gündemlerinden biri olacaktır.
Dipnotlar
1.“Cumhurbaşkanı Erdoğan DEM Parti Heyetiyle Görüşüyor,” Anadolu Ajansı, 9 Nisan 2025.
2.“DEM Parti Görüşmeye Dair Yazılı Açıklama Yaptı,” T24, 9 Nisan 2025.
3.Ayşe Betül Çelik, Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci: Diyalogun Sınırları (İstanbul: İletişim Yayınları, 2015), 135–160.
4.“DEM Parti’den Görüşme Sonrası Açıklama,” Gazete Duvar, 9 Nisan 2025.
5.Aynı kaynak.
6.YSK, “2024 Yerel Seçim Sonuçları,” https://ysk.gov.tr.
7.Fuat Keyman, “Türkiye’de Siyasi Bloklar Arası Rekabet ve Kürt Oyları,” Global Politics Review, vol. 9, no. 1 (2024): 45–61.
8.“Sırrı Süreyya Önder’den Süreç Açıklaması,” BBC Türkçe, 9 Nisan 2025.
9.Mesut Yeğen, “Kürt Meselesi ve Bölgesel Siyaset,” Middle East Report, no. 294 (2023): 27–32.