Türkiye’de kayyum atamaları, özellikle son yıllarda yerel yönetimlerin özerkliği, halkın iradesi ve demokratik değerlere ilişkin derin tartışmalara yol açmıştır. Belediye başkanlarının seçmenlerin doğrudan oylarıyla göreve gelmesi, demokrasinin temel ilkelerinden biri olan yerel yönetimlerde halk iradesinin yansımasını sağlar. Ancak, terörle ilişkili oldukları veya görevlerini kötüye kullandıkları iddiaları gerekçe gösterilerek, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması, bu temel demokratik ilkeleri zedelemekte ve seçmenin iradesini göz ardı etmektedir. Bu essay, kayyum atamalarının Türkiye’deki yerel demokrasiye etkilerini, halkın siyasi katılımına yansıyan sonuçları ve demokratik ilkelere zarar veren yönlerini ele alacaktır.
2.Halkın İradesinin Yok sayılması
Seçimle göreve gelen bir belediye başkanının yerini atanmış bir kayyumun alması, halkın iradesine doğrudan bir müdahale olarak değerlendirilebilir. Yerel seçimler, halkın yerel yönetimleri kendilerinin belirlemesi için önemli bir mekanizmadır. Kayyum atamaları, bu mekanizmayı işlevsiz hale getirir ve halkın siyasi tercihlerini değersizleştirir. Seçmenler, seçtikleri adayların yerine atanmış bir yöneticiyi görmek zorunda kaldığında, bu durum güven kaybına yol açar ve halkın siyasal sürece katılımını olumsuz etkiler.
Bu süreç aynı zamanda, seçmenlerde demokrasinin işleyişine ve siyasi sisteme olan güveni sarsar. Halkın seçtiklerinin görevden alınması ve yerine atama yapılması, seçmenler arasında “Oy versek bile bir anlamı yok” düşüncesine neden olabilir. Bu durumda halk, kendini yerel yönetimden ve dolayısıyla ülkenin genel siyasi sisteminden soyutlanmış hisseder. Bu kopukluk, siyasi katılımı düşürmekte ve demokrasiye olan inancı zayıflatmaktadır.
3.Yerel Demokrasiye Verilen Zarar
Kayyum atamaları, yerel yönetimlerin özerkliğini de tehdit etmektedir. Belediyeler, yerel hizmetleri sağlamak ve bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamak için özerk bir yapıya sahiptir. Ancak, kayyum atamaları ile bu özerklik ihlal edilmekte, belediyelerin merkezi otoritenin bir uzantısı haline gelmesine yol açmaktadır. Merkezi yönetimden atanan kayyumlar, yerel halkın ihtiyaçlarını ve taleplerini dikkate almak yerine, merkezin politikalarını ve önceliklerini uygulamak durumunda kalmaktadır. Bu durum, yerel yönetimlerin işlevselliğini azaltmakta ve halkın günlük yaşamında hissedilen hizmetlerde aksamalar yaratmaktadır.
Ayrıca, yerel yönetimlerin merkeze bağımlı hale gelmesi, demokrasinin yerelden başlatılması ilkesini de zedeler. Yerel yönetimlerin özerkliği, demokrasinin daha güçlü bir şekilde kök salmasını sağlarken, kayyum uygulamaları bu bağımsızlığı ortadan kaldırarak halkın kendi yöneticilerini seçme hakkını etkisiz hale getirmektedir.
5.Demokrasi ve Hukuk Devletine Aykırı Bir Uygulama
Kayyum atamaları, hukukun üstünlüğü ve demokratik değerler açısından da sorunlu bir uygulamadır. Seçilmiş bir belediye başkanının görevden alınabilmesi için açık, somut ve hukuki dayanaklara ihtiyaç vardır. Ancak, kayyum atamalarının büyük bir kısmında bu hukuki gerekçelerin kamuoyuna yeterince açıklanmadığı veya şeffaf bir şekilde sunulmadığı görülmektedir. Bu durum, hukuk devleti ilkesine zarar verir ve toplumda hukukun üstünlüğüne olan inancı zedeler.
Bu tür uygulamalar aynı zamanda siyasi iktidarın gücünü pekiştirme amacına hizmet edebilir. İktidar, kayyum atamaları ile kendisine muhalif olan yerel yönetimleri etkisiz hale getirerek yereldeki gücünü artırabilir. Bu durumda, kayyum uygulamaları, hukukun üstünlüğüne ve demokratik değerlere olan saygıyı azaltmakta ve devletin tarafsızlığını sorgulanır hale getirmektedir.
6.Sonuç
Kayyum atamaları, halkın iradesini yok sayarak demokratik değerlere ve yerel yönetimlerin özerkliğine ciddi zararlar vermektedir. Seçimle göreve gelenlerin, atanmış yetkililerle değiştirilmesi, halkın siyasal katılımını zayıflatmakta ve demokrasiye olan güveni sarsmaktadır. Hukukun üstünlüğüne ve demokratik değerlere bağlı kalınarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, halkın kendini siyasi sisteme daha fazla dahil hissetmesini sağlayacak, böylece toplumsal barış ve huzur ortamının gelişmesine katkıda bulunacaktır. Demokratik bir sistemde, halkın iradesine saygı gösterilmesi ve yerel yönetimlerin özerk yapısının korunması, güçlü bir demokrasi için vazgeçilmez unsurlardır.