Orta Doğu, uzun yıllardır süregelen çatışmalar ve insani krizler nedeniyle dünyanın en zorlayıcı bölgelerinden biri olmayı sürdürmektedir. Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, bölgedeki pek çok ülkede milyonlarca insan temel insani yardımlara muhtaç durumdadır. Yemen, Suriye, Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Lübnan, bu anlamda en ağır yıkımı yaşayan ülkeler arasındadır. Yemen’de yaklaşık 22 milyon, Suriye’de 16,5 milyon, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde ise 3 milyondan fazla kişi insani yardıma ihtiyaç duyuyor; Lübnan’daki mülteciler ise ülke nüfusunun yaklaşık üçte ikisini oluşturmaktadır. Bu makale, Lübnan’daki mevcut insani durumu, bölgedeki çatışmaların etkilerini ve uluslararası müdahale çabalarını inceleyecektir.
Lübnan’daki Durum ve İsrail-Hizbullah Çatışması
Son aylarda, Lübnan ve çevresindeki insani koşullar daha da kötüleşmiştir. İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmanın tırmanması, bölgedeki insani durumu derinden etkilemiştir. Hizbullah’ın İsrail’in yoğun nüfuslu bölgelerine yönelik saldırıları, en az 60 bin İsrailli’nin tahliyesine yol açarken, Lübnan’da ise birçok yerleşim yeri hedef alınmış ve binalar tahrip edilmiştir. Savaşın etkisiyle su temini, iletişim altyapısı gibi temel sivil hizmetler büyük oranda zarar görmüştür. Özellikle Lübnan sağlık sistemi, milyonlarca mülteciyi barındırmakla birlikte, savaşın yoğunlaştığı bu dönemde büyük zorluklarla karşı karşıyadır.
Mülteci Krizi ve Lübnan’ın Yükü
Lübnan, yalnızca son yıllarda değil, uzun yıllardır çeşitli ülkelerden gelen göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır. Suriye iç savaşının patlak vermesinin ardından, Lübnan, 1,5 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Bu durum, Lübnan’ın kişi başına düşen en fazla mülteci oranına sahip olmasını sağlamıştır. Lübnan’da yaşayan 5,3 milyon insanın büyük bir kısmı mültecidir, bu da ülke için büyük bir ekonomik ve sosyal yük oluşturmuştur.
Ayrıca, son çatışmaların etkisiyle, Lübnan’dan Suriye’ye göç eden mültecilerin sayısı artmıştır. Çatışmaların yoğunlaştığı bu dönemde, Lübnan’dan Suriye’ye 500 bin civarında insan göç etmiştir. Ancak Suriye’de de durum oldukça zordur; ülkede yüksek enflasyon, gıda ve enerji krizleri ile birlikte, altyapı yıkımı devam etmektedir. Suriye’nin %90’ı, BM’ye göre insani yardıma muhtaçtır.
Lübnan’ın Ekonomik Krizi ve Uluslararası Müdahale
Lübnan’daki insani krizin derinleştiği bir başka faktör, ülkenin yıllardır süren sosyo-ekonomik krizidir. 2019 yılında başlayan ekonomik çöküş, koronavirüs pandemisinin de etkisiyle daha da kötüleşmiş, 2020’deki Beyrut Limanı patlaması ülkenin ekonomik yapısını daha da sarsmıştır. Bugün, Lübnan’ın kamu borcu, GSYİH’nın %280’ine ulaşmış ve işsizlik oranı %11’i aşmıştır. Yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfus oranı ise %44’tür. Enflasyonun %30’un üzerinde seyretmesi, enerji ve gıda maliyetlerinde ciddi artışlara yol açmıştır. Bu ekonomik zorluklar, aynı zamanda ülkenin sağlık ve eğitim altyapısını da olumsuz etkilemiştir.
Uluslararası toplum, Lübnan’a yardım göndermek için çeşitli adımlar atmaktadır. Avrupa Birliği, çatışmaların tırmanmasından önce Lübnan’a insani yardım sağlamış ve çatışmaların yoğunlaşmasının ardından 40 milyon Euro tutarında ek destek göndermiştir. Ayrıca, Paris’te düzenlenen uluslararası bir konferansta, Lübnan’a yönelik 1 milyar dolar tutarında yardım toplanmıştır. ABD, Suudi Arabistan, Türkiye, Katar ve BAE gibi ülkeler de insani yardım faaliyetlerine katılmaktadır. Ancak, mevcut finansman sıkıntıları, bölgedeki insani yardımların kesilmesine ve zamanında müdahalelerin sınırlı kalmasına neden olmuştur.
Sonuç ve Gelecek Perspektifleri
Lübnan’daki insani kriz, Orta Doğu’daki diğer sorunlarla birleşerek bölgenin karşı karşıya olduğu ek zorlukları daha da derinleştirmektedir. Uluslararası yardım çabaları, çoğu zaman kendi iç sorunlarıyla meşgul olan ülkelerin önceliklerini belirlemesi nedeniyle sınırlı kalmaktadır. Bu durum, Lübnan’ın geleceği açısından belirsizlik yaratırken, bölgedeki insani sorunların çözülmesi için daha kapsamlı ve sürekli bir çözüm yaklaşımına ihtiyaç duyulmaktadır. Lübnan’ın içindeki ve dışındaki bu kriz, bölgenin uzun vadede istikrarsız kalmasına yol açacak gibi görünmektedir. Bu bağlamda, uluslararası toplumun işbirliği içinde, Lübnan’ın sosyal ve ekonomik yeniden yapılanmasını desteklemek amacıyla daha etkili çözümler üretmesi gerekmektedir.