Mehmet Şerif Fırat’ın “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” adlı eseri, Doğu Anadolu bölgesinin tarihi ve toplumsal yapısını ele almayı amaçlayan bir eser olarak dikkat çekmektedir. Ancak bu kitap, ele aldığı bazı unsurlar ve özellikle de yerel ailelere yönelik haksız suçlamalarıyla tartışmalı bir nitelik taşır. Tekman ve Kiği gibi bölgenin önemli yerleşimlerine odaklanarak, Fırat’ın ortaya koyduğu anlatının eksiklikleri ve taraflı yaklaşımları değerlendirilebilir. Özellikle Yazıcıoğulları gibi bölgenin güçlü ve itibarlı ailelerinden biri hakkında ileri sürdüğü iddiaların tarihsel gerçeklerle çeliştiği ve iftira niteliği taşıdığı açıkça görülmektedir.
Tekman ve Kiği’nin Tarihi ve Bölgesel Önemi
Tekman ve Kiği, Doğu Anadolu Bölgesi’nin sosyo-kültürel yapısında önemli yer tutan iki yerleşim yeridir. Bu bölgeler, sadece coğrafi konumları nedeniyle değil, aynı zamanda tarih boyunca yerel kimliklerin ve kültürlerin şekillenmesinde oynadıkları rollerle de dikkat çeker. Tekman, tarih boyunca hayvancılık ve tarımla geçinen bir bölge olarak, bölgedeki Kürt ve Zaza topluluklarının ortak yaşam alanı olmuştur. Benzer şekilde Kiği, tarihsel süreçte bölgedeki yerel idarelerin etkisi altında, zengin bir kültürel yapıya sahip olmuştur.
Bu iki yerleşim yeri, sadece kendi iç dinamikleriyle değil, aynı zamanda çevrelerindeki yerleşim yerleriyle, özellikle de Varto ile olan etkileşimleriyle de önem kazanır. Bölge halkının dayanışma içinde yaşadığı, yerel kimliklerin ve kültürel değerlerin harmanlandığı bir alan olarak Tekman ve Kiği, Doğu Anadolu’nun kültürel çeşitliliğini yansıtan birer örnektir.
Mehmet Şerif Fırat’ın Taraflı Anlatımı
Mehmet Şerif Fırat’ın eserinde, Tekman ve Kiği’nin tarihsel önemine yeterince yer verilmemesi ve yerel aileler hakkında taraflı anlatılara yer verilmesi, eserin tarihsel güvenilirliğini zedeleyen başlıca unsurlardır. Özellikle Yazıcıoğulları ailesi gibi, bölgeye katkıda bulunmuş ve tarihsel olarak itibarlı bir yere sahip olan bir aile hakkında ileri sürülen suçlamalar, eserin tarafsız bir yaklaşımla kaleme alınmadığını göstermektedir.
Yazıcıoğulları ailesi, Tekman, Kiği ve çevre bölgelerde sadece yönetimsel rolleriyle değil, aynı zamanda halkın ihtiyaçlarını gözeten ve kültürel değerleri yaşatan bir aile olarak tanınmıştır. Ancak Mehmet Şerif Fırat, bu ailenin bölgedeki varlığını ve katkılarını görmezden gelerek, haksız suçlamalar onların itibarını zedelemeye çalışmıştır. Bu durum, eserin tarafsız bir tarih kitabı olmaktan ziyade, belirli bir ideolojik veya kişisel bakış açısını yansıtan bir metin olduğunu düşündürmektedir.
Yazıcıoğulları Ailesine Yönelik suçlamaları
Fırat’ın Yazıcıoğulları ailesine yönelik suçlamaları, tarihsel gerçeklerle çelişmekte ve objektif bir analizden yoksun kalmaktadır. Bölgedeki diğer güçlü aileler gibi, Yazıcıoğulları da yerel halkın refahını gözetmiş ve çeşitli sosyal projelere öncülük etmiştir. Buna rağmen, Fırat’ın anlatısında bu aile, bölgedeki sorunların kaynağı olarak gösterilmekte ve adil olmayan bir şekilde eleştirilmektedir.
Bu tür anlatılar, hem Tekman ve Kiği’nin tarihine hem de bölgedeki diğer yerleşim yerlerinin kültürel mirasına gölge düşürmektedir. Bölge tarihine dair bir eser kaleme alırken, tarafsızlık ilkesine uygun hareket edilmesi beklenirken, Fırat’ın bu prensibi ihlal ettiği görülmektedir.
Yazıcıoğulları: Kürdi Duruşları ve Bölgedeki Önemli Yönetim Rolleri
Yazıcıoğulları ailesi, Doğu Anadolu’nun tarihsel ve kültürel yapısında önemli bir yere sahip olan köklü bir ailedir. Tekman ve çevresindeki Kürt toplumunun haklarını savunma ve toplumsal dayanışmayı artırma konusundaki duruşları, onların bölge halkı nezdindeki saygınlığını pekiştirmiştir. Kürdi kimliklerini gururla taşıyan Yazıcıoğulları, yalnızca kültürel değerlerin korunması değil, aynı zamanda bölgedeki sosyal ve ekonomik dengelerin sağlanmasında da aktif bir rol üstlenmiştir.
Aile, halkın ihtiyaçlarını gözeten bir idare anlayışı benimseyerek, sadece bölgedeki Kürt topluluklarına değil, aynı zamanda diğer etnik gruplara da adil ve kapsayıcı bir yönetim modeli sunmuştur. Bölgenin en önemli idarecilerinden biri olarak, yerel halkın sorunlarına çözüm bulma ve devletle halk arasında bir köprü olma görevini başarıyla yerine getirmişlerdir. Ayrıca, yerel halkın eğitim, altyapı ve sosyal haklara erişimini artırma yönündeki çabalarıyla, Tekman ve çevresinin gelişimine büyük direnişine önemli bir katkı sağlamıştır.
Molla Ömer Yazıcı, Kürt halkının tarihinde önemli bir figür olarak öne çıkmış, cesur ve kararlı duruşuyla adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Seyh Said Efendi’nin düzenlediği 1925 tarihli toplantıya katılarak, Kürt halkının bağımsızlık mücadelesinde erken bir rol oynamış ve bu mücadelenin temellerini atmıştır. Bu toplantı, sadece Kürt halkının özgürlüğü için atılmış bir adım değil, aynı zamanda Molla Ömer Yazıcı’nın liderlik vasfını ve bölgedeki Kürt hareketine olan katkısını gözler önüne sermektedir.
Molla Ömer Yazıcı, Seyh Said Efendi’ye olan desteğiyle, sadece dini bir lider olarak değil, aynı zamanda ulusal bir direnişin öncüsü olarak da tanınmıştır. Onun Karliova’ya kadar Seyh Said Efendi’yi götürmesi, cesaretinin ve özgürlük mücadelesine olan bağlılığının simgesidir. Molla Ömer Yazıcı, sadece dini ve manevi bir rehber değil, aynı zamanda halkının hakları için savaşan, adalet ve özgürlük için canını ortaya koyan bir kahraman olmuştur.
Kıyam hareketi sırasında Rojava’ya geçişi ve ardından Dersim İsyanı’na katılarak Seyit Rıza’ya yardım etmesi, onun halkının özgürlüğü için ne kadar derin bir bağlılık ve inanç taşıdığının bir kanıtıdır. Molla Ömer Yazıcı, bu mücadelede yalnızca bir lider olarak değil, aynı zamanda halkına önderlik eden bir figür olarak tarihe geçmiştir. Yıllar sonra bu mücadelesi unutulmuş olabilir, ancak onun ismi ve halkı için yaptığı fedakarlık, Kürt halkının tarihinde hala yaşamaktadır.
Molla Ömer Yazıcı’nın hayatı, bir halkın özgürlüğü için gösterilen mücadelenin ve cesaretin en güzel örneklerinden biridir. Onun adını anarken, sadece bir dini lideri değil, aynı zamanda halkı için her türlü zorluğu göğüslemiş bir kahramanı yâd ederiz. Onun mücadelesi, halkının tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur ve onun adı, Kürt halkının direnişinin simgesel bir figürü olarak her zaman hatırlanacaktır.
Sonuç
Tekman ve Kiği, Doğu Anadolu Bölgesi’nin zengin tarihine ve kültürel çeşitliliğine katkı sağlayan önemli yerleşim yerleridir. Ancak Mehmet Şerif Fırat’ın “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” adlı eserinde, bu bölgeler ve bölgedeki önemli aileler hakkında yeterli ve doğru bilgi sunulmaması, eserin tarihsel bütünlüğüne zarar vermektedir. Özellikle Yazıcıoğulları ailesine yönelik ileri sürülen haksız suçlamalar, eserin objektiflikten uzak bir yaklaşımla yazıldığını göstermektedir.
Tarih yazımı, geçmişi anlamak ve gelecek nesillere doğru bilgi aktarmak için önemli bir araçtır. Bu nedenle, tarihsel kaynakların tarafsız ve objektif bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Tekman ve Kiği gibi bölgelerin tarihine ışık tutan eserler, bölge halkının gerçek hikayesini yansıtmalı ve toplumsal barışı destekleyecek bir anlayışla kaleme alınmalıdır. Mehmet Şerif Fırat’ın eseri, bu noktada eleştirilere açık bir metin olarak değerlendirilmelidir.