Elimizdeki çalışma ise bu tarihin elbette farkında ve bu yüzden özellikle laiklikle, din ve devlet ilişkilerine dair toplumun beklentileri ve arzuları konusunda günümüzün verilerini geçmişten gelen seyri bağlamında ele alıyor.
Mesela toplumun büyük bir çoğunluğu okullarda gençlere yeterli din eğitimi verilmesinin gerektiğini ifade etmektedir. Buna karşı çıkanların oranı sadece %18 civarındadır. Bu görüşe desteğin yüksekliği demografik ve diğer bağımsız değişkenlere göre farklılaşmalara bakmayı önemsiz kılmaktadır.
Araştırma bulguları en az iki asırdır güncelliğini koruyan bu tartışmada toplumun büyük kısmının (yüzde 80) İslâm dininin ekonomik gelişmeye engel olduğu görüşüne katılmamaktadır. Bu görüşü doğru bulanların oranı %18 civarındadır. İslâm ve azgelişmişlik ilişkisinde toplumun büyük ekseriyetinin bu ikisi arasında bir nedensellik ilişkisi kurmadığı görülmektedir.
Araştırmada milletleri mukayese konusunda milletler arasında üstünlük olup olmadığı ve varsa bunun doğal olup olmadığı sorulmuş.
Değerleri tanımak, onların gelişimini takip etmek, kuşkusuz toplum olarak kendimizi tanımanı, bizdeki değişimin, yozlaşmanın, yabancılaşmanın veya iyileşmelerin seyrini takip etmek açısından çok önemli.