Geçmiş yıllarda, Siirtli hafızlar (Kur’an-ı Kerim’i ezbere bilenler) Ramazan ayında başka memleketlere gider, camilerde veya zenginlerin evlerinde ay boyunca Kur’an-ı Kerim okurlar, kendilerine verilen hediyelerle geri dönerlerdi.
Yine bir yıl, Siirtli Hafızın biri Ramazan devriyesi için memleketten uzak bir şehre gitmiş, gittiği şehrin en büyük Camiinin görevlisine Ramazan ayı boyunca camide, cemaate kuran okumak istediğini söylemiş. Camiin görevlisi, Hafıza Kur’an-ı Kerim okutup sesini ve kıraatini beğendikten sonra:
-Oku amma, cemaatten para istemek yok. Kendinden vermek isteyen olursa, ona karışmam! demiş.
Siirtli Hafız da çar naçar teklifi kabul etmiş. Ramazan ayı boyunca namazların ardından bülbül gibi sesiyle KUR’AN-I KERİM tilavet etmiş. Hafızın sesi hayli etkili olduğundan camiin cemaati de tıklım – tıklım oluyormuş. Amma, Ramazanın son gününe kadar cemaatten çıkarıp da Hafıza para veren olmamış. Siirtli Hafız, bakmış olacak gibi değil. Son gün dayanamamış ve cemaate seslenmiş:
-Ey cemaati Müslimin! Bir aydan beri size KUR’AN-I KERİM tilavet ediyorum. Biliyorsunuz ki, biz hafızlar Ramazan’dan Ramazan’a devreye çıkar, Müslüman kardeşlerimizin verdikleriyle geçiniriz. Ben buraya geldiğim zaman, Camiin İmamı bana “Para istemek yok!” diye şart koştu. Peki, size de “Sakın Hafıza para vermeyin” diyen mi oldu da, kimsenin eli cebine gitmedi. “Bu misafir hafız ne yer, ne içer! Diyen olmadı!
Siirtli Hafızın bu itabından çok etkilenen cemaat, bir hayli yardımda bulunmuş ve hafız da beklemediği kadar bir para toplayarak Siirt’e dönmüş.
***
Yine Siirtli hafızlara ilişkin, bir devir anekdotu daha var. Ramazan’da zenginlerin evlerinde Kur’an-ı Kerim okumak için Adana’ya giden Siirtli Hafız, bir zengin tarafından konağına misafir edilmiş. Konak sahibi zenginin kendisi de meğer Hafızmış. Her gece teravih namazından sonra birlikte Kur’an-ı Kerim’den bir CÜZ okuyarak Ramazan-ı şerifin son gününde yine birlikte hatim duası yapmışlar.
Siirtli Hafız’ın Bayram günü geri döneceğini bilen konak sahibi zengin, şaka yollu söylenmiş:
-Hafız Efendi, sen okudun, benim ölmüşlerin ruhuna hediye ettin, ben de okudum, senin ölmüşlerinin ruhuna hediye ettim. Bu durumda, aramızda alacak-verecek kalmadı! diye takılmış.
Siirtli uyanık hafız cevabı yapıştırmış:
-İyi ama sen Ramazan boyunca çoluk-çocuğunla birlikteydin. Gece, hanıma sarılıp yatıyordun. Ben ise çoluk-çocuğumdan, en önemlisi de hatundan uzakta kaldım. Aramızda alacak-verecek kalmasın istiyorsan, sen de Siirt’e gel, misafirim ol. 1 ay çoluk-çocuğundan, hatundan uzak kal, o zaman aramızda alacak verecek kalmaz demiş. Niyeti zaten şaka yapmak olan Konak sahibi zengin, Siirtli Hafızın bu cevabı karşısında kahkahalarla gülerek, umduğundan çok daha yüklü hediyeler ve para vermiş…