Ülke yönetimleri, halklarının refahı konusunu birinci derecede ilgilendiren ekonomik modeli hayata geçirdikten sonra o modelden hedeflenen sonucu almaya gayret ederler ve bu gayrette başarıya ulaşanlar, halkı arzuladıkları refahla kucaklaştırmakta zorluk çekmezler. Batı Avrupa ülkelerinde benimsenmiş olan serbest piyasa ekonomisi, 1980 yılından itibaren ülkemize de ithal edilmiş ve günümüze dek uygulandığı halde, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi halkın refahını yükseltme hedefini yakalamamıştır.
Yeni liberal formüller öneren serbest piyasa ekonomisi görüşü, Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi rayına oturtulmuş olsaydı, ülkemizde de halkımızın büyük bölümü refaha kavuşma şansı bulacaktı ve günümüze dek refahsızlığı tırmandıran durumlar yaşanmakta olduğuna göre, uygulanan sistemin aksayan yönlerinin ne olduğunu sorgulayarak saptanacak olumsuzlukları hızla gidermek gerekmektedir.
Bazı ekonomistler, kendi kurallarına göre işleyen bir sistem olan serbest piyasa ekonomisinin halkı refaha kavuşturan bir sistem olduğunu belirtirlerken, kimi ekonomistler de bu görüşün aksine mağduriyetlere yol açtığını savunmaktadırlar. Aslında, herhangi bir ülkenin halkı refah ve huzur içindeyse o ülkede uygulanan ekonomik sistemin adı ne olursa olsun, başarıyla işliyor demektir ve serbest piyasa ekonomisinin, uygulandığı Batı Avrupa ülkelerinde halkın refah düzeyini büyütmüş olması, sistemin başarıyla uygulandığını tescil eder.
Ülkemizde serbest piyasa ekonomisinden arzulanan olumlu sonucun alınmaması nedeni, sistemin ön gördüğü rekabetin teessüs ettirilmemiş olmasıdır. Kimilerinin bu ekonomik modeli; “Elimdeki ürünleri istediğim fiyata satarım..” düşüncesi, birçok sektörde kaliteli olan ihtiyaç kalemini daha ucuza satma yarışı içine girmek yerine, o sektörün patronlarını fiyatlarda uzlaşmaya yönlendirmektedir ve bu gerçek, aynı işi görmekte olan değişik marka ürünlerin beş aşağı, beş yukarı aynı fiyattan üreticiye satıldıklarından anlaşılmaktadır.
Serbest piyasa ekonomisinin gereği olan tüm kurulların devreye sokulmaması durumunda, sermaye ve teknoloji açısından dezavantaja sahip ülkelerden biri olan ülkemiz, Batı Avrupa ülkeleri gibi bu sistem sayesinde halkımızı refaha kavuşturma beklentisini sağlamaktan uzak kalacaktır. Dünya ekonomisindeki entegrasyon hareketlerinin de, küreselleşmekte olan ekonomi açısından büyük önem taşıdığı hususu unutulmamalıdır!.