Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam
Cüneyt ARITÜRK
Cüneyt ARITÜRK

RİYAKÂRLIK ÜZERİNE!

Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (O’na al ve ashabına salât ve selam olsun) bir hâdis-i şeriflerinde “Men ğaşşanâ feleyse minnâ” buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifi Türkçeye “Bizi aldatan bizden değildir” şeklinde tercüme edebiliriz.

Bu ifadeden anlaşılan odur ki, adı (MÜSLÜMAN) da olsa, Müslümanları aldatan, kâmil bir Müslüman değildir. Ne yazık ki, günümüzde din istismarının boyutları hudut tanımıyor. 50-60 yaşlarında bayanlar birdenbire İslam dininin emirlerini yeni keşfetmiş gibi türbana bürünüyorlar. Bunu yapanlar, siyasetle, mevkile, makamla ilişkileri olmayan ev kadınları olsa, elbette ki büyük bir saygıyla karşılayacağız. Amma milletvekilleri bayanlarla, rektör bayanlar bunu yaparlarsa, ister istemez zihinlerimizde istifhamlar oluşmakta!

Müslümanları, ALLAH (Celle Celelühü) ile kandırmanın birkaç örneğini verdikten sonra yazımıza noktayı koyacağız. İşte ilk anekdotumuz:

Siirtli iki arkadaş, esnafların insaflarını denetlemeye karar vermişler. Önce çevresinde sofu olarak tanınan, beş vakit namazını camide ve imamın arksında kılan bir Hacı Hocanın dükkânına gitmişler. Belli bir marka ihtiyaç maddesi almışlar. Fiyat olarak istediği parayı ödeyip çıkmışlar.

İkinci olarak, yine dindar geçinen, ancak, birincisine nispetle dini konularda daha gerilerde kalan bir esnafın dükkânına girmişler. Aynı marka ihtiyaç maddesini istemişler. Fiyatını sormuşlar ve parayı ödeyerek çıkmışlar. Bakmışlar ki, bu ikinci esnafın aynı marka ihtiyaç maddesi için aldığı para, ilk esnaftan yüzde 15 dolaylarında düşük.

Aynı arkadaşlar, bu defa da kalender meşrep bir esnafın dükkânına girerek, yine aynı marka ihtiyaç maddesini almışlar. Parasını ödemişler. Bakmışlar ki, bu kalender meşrep esnafın aldığı para ikinci esnaftan da yüzde 10 dolaylarında daha az.

Bir başka anekdot:

Vatandaşın biri camideyken bakmış ki cemaatten biri cebinden çıkardığı esans şişesini çevresindekilerin ellerine sürerek, güzel bir kokunun yayılmasına vesile olmakta. Ellerine esans sürülenler de hem (Allah razı olsun) demekte, hem de salavat-ı şerife getirmekte. Bu durumdan etkilenen ve sevap olsun diye yapıldığını  anlayan şahıs, başka vakitlerde camiye geldiğinde böyle bir sevap kazanmak için esans almağa karar vermiş.  Camiden çıkarken kapıda gördüğü, sakallı esansçıya:

-Sofi, Allah razı olsun. Parası önemli değil. Bana en iyisinden bir şişe esans ver demiş.

Sakallı esansçı da en pahalısından hesaplayarak müşterisine bir şişe esans vermiş. Eve gittiğinde, esansın kokusunu merak ederek, eline sürünce de bakmış ki, kendisine (en iyi esans) diye satılan şişenin içindeki maddenin sudan pek bir farkı yok!

Başına gelen bu durumu anlattığı arkadaşlarına da:

-Esansçının sakalı beni aldattı! diyormuş.

İnsanları ALLAH ile kandırmak konusundaki bu yazımızı cinlerin de emrinde olduğu, bütün hayvanların lisanını bilen ve onlarla konuştuğu belirtilen Hazret-i Sultan Süleyman Peygambere (Peygamberimize, O’na ve cümle Peygamberlere salat ve selam olsun) mal edilen bir anekdotla noktalayalım:

Hazret-i Süleyman bir gün divanda otururken, içeriye bir leylek gelmiş ve:

-Ya Süleyman adalet istiyorum! diyerek, divanda oturan uzun sakallı bir sofuyu işaretle:

-Bu adam, benim ayağımı kırdı! demiş.

Bunun üzerine Süleyman Peygamber:

-Ayağını bu sofunun kırdığını ispatlarsan, kısasa kısas olarak, onun da ayağını kırarız cevabını vermiş.

Leylek, hemen itiraz etmiş:

-Hayır, kısas olarak onun ayağını kırmayın. Sakalını kesin, yeter. Çünkü onun sakalına aldandım. Ben, çayırlık bir yerde otluyordum. O sırada elinde bastonuyla bu adam geldi. Elindeki bastonu salladı, salladı, sonra ayağıma nişan alarak fırlattı. Ayağım kırıldı. Sakallı olmasaydı, bastonu döndürmeğe başladığı anda uçar, kaçardım. Ama sakallı bir sofunun, bastonunu fırlatarak ve sırf eğlence olsun diye ayağımı kırabileceğini düşünemedim.

Yukarıdaki örneklerden hareketle, her sakallının böyle olduğunu düşünmek elbette ki çok yanlıştır. Sakal bırakanlar içinde, gerçekten ALLAH DOSTU olanlar elbette vardır ve çoğunluktadır. Ancak, insanları ALLAH’LA KANDIRMAK adına bu gibilerin varlıklarına dikkatleri çekelim istedik.

Maalesef, son yıllarda ALLAH’LA KANDIRANLARIN sayılarında büyük bir patlama yaşanıyor. Müslüman kardeşlerimiz uyanık olsunlar. Peygamber Efendimizin (BİZİ ALDATAN, BİZDEN DEĞİLDİR) hadis-i şerifini unutmasınlar.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER