Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam

RIZA SARRAF, İTİRAFÇI MI OLDU!

17-25 Aralık 2013 operasyonlarının

17-25 Aralık 2013 operasyonlarının kilit ismi milli damadımız Rıza Sarraf ile ilgili ilginç gelişmeler var. Bilindiği gibi Rıza Sarraf 19 Mart 2016’da tatil için gittiği Miami’de gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.   ABD’de tutuklanan ve hakkında 4 farklı suçtan 75 yıl hapis cezası istenen Rıza Sarraf’ın aslında tutuklanacağına bilebile CİA ajanlarıyla anlaşarak ABD’ye gittiği iddiaları var.

İşte bu Rıza Sarraf’ın 10 güne yakın süreden beri kayıp olduğu ve nerede kaldığının bilinmediği haberleri dalga-dalga  yayılıyor. Sarraf,  resmi kayıtlarda cezaevinden tahliye edilmiş gibi görünmekte ama nerede olduğu meçhul. Rıza Sarraf konusunda avukatlarına bile bilgi verilmiyor ve nerede olduğu sır gibi saklanıyor.

ABD Adalet Bakanlığı’na bağlı Federal Cezaevleri Bürosu’nun internet sitesindeki resmi kayıtlarda, “09135-104’ kayıt numaralı Reza Zarrab’ın 8 Kasım 2017 tarihinde cezaevinden tahliye edildiği” bilgisi ortalığı karıştırırken, Dışişleri Bakanlığımız da harekete geçerek Türk Vatandaşı Rıza Sarraf konusunda ABD’ye (Vatandaşım nerede?) diye nota bile verdi.

Bilahare yapılan açıklamalarda Rıza Sarraf’ın bulunduğu hapishanede kavga çıkardığı için başka bir hapishaneye nakledildiği iddiaları ortaya atıldı. Dün, Rıza Sarraf’ın duruşması yapılacaktı. Türkiye saatiyle, ABD saati arasında 11-12 saat farkı olduğu için bu satırların yazıldığında Sarraf’ın mahkemeye çıkıp çıkmadığını bilemiyorduk. Bu satırlar okunduğunda Sarraf’ın mahkemeye çıkıp çıkmadığı ortaya çıkacaktır.

Sarraf’ın daha önce de kaldığı Metropolitan Cezaevi’nde kavgaya karıştığı ve 3 hafta hücre cezası aldığı iddia edilerek Brooklyn’deki Metropolitan Detention Center’a (MDC) götürülmüştü. Yani hapishanesi değiştirilmişti.

ABD’de tutuklu bulunan Rıza Sarraf’ın  Türkiye saati ile 19.00’da mahkemeye çıkarılacağı beklenmekteydi. Sarraf’ın 27 Kasım2017’deki jürili duruşma öncesi son kez hâkim karşısına çıkması beklenirken, davada kritik bir gelişme yaşandı. Sarraf ve Halkbank Eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın 75’er yılla yargılandıkları New York’taki davaya bakan Yargıç Richard Berman, savcılığın avukatlara verdiği 3 bin 500 belgenin ABD dışına çıkarılamayacağı ve mahkeme dışında üçüncü şahıslara gösterilemeyeceğine hükmetti. Berman yalnızca 3 bin 500 belge içindeki tape’lerde geçen “Şahıs-1” (Individual-1) ile ilgili bölümlerdeki sınırlı materyallerin taslak halindeki versiyonlarına erişim izni verdi. “Şahıs 1” olarak anılan figürün kim olduğu ise bilinmiyor.

Berman, Atilla’nın avukatlarının Türkiye’de özellikle Halkbank’ta çalışan şahitlere dinletmek istedikleri tape’lerin de içinde olduğu 3 bin 500 belgenin savunma ekibindeki avukatlar, yardımcıları ve tercümanlar dışında hiç kimseye gösterilemeyeceğine karar verdi. Başsavcılık, 3 bin 500 materyal içinde ABD ulusal güvenliğini ilgilendiren belgeler bulunduğunu ileri sürmüştü.

Atilla’nın avukatları 27 Kasım 2017’de başlayacak olan jürili duruşmalar öncesinde savcılığın sunduğu delillere gizlilik kararının kaldırılmasını ya da yumuşatılmasını istemişlerdi. Gizlilik kararı olduğu için delilleri Türkiye’deki şahitlere gösteremediklerinden yakınan avukatlar, bu yüzden şahit bulmakta zorlandıklarını ve şahitleri mahkemeye çıkmak üzere ABD’ye gelmeye ikna edemediklerini belirtmişlerdi. Potansiyel şahitlerin gizlilik kararı uyarınca kendilerinden istenen kişisel bilgileri ABD mahkemesine vermekten çekindikleri ve savcılığa güvenmedikleri kaydediliyordu.

Berman’ın bu kararıyla Atilla’nın avukatlarının 4 Halkbank çalışanının telekonferansla ifade vermeleri yolundaki talebi de tehlikeye girdi.

Günlerdir “itirafçı mı oldu, tahliye mi edildi, başka hapishaneye mi nakledildi, teknik bir hata mı?” tartışması süren Rıza Sarraf’ın jürili duruşmalar öncesinde son kez hâkim karşısına çıkması gerekiyor. Sarraf’ın hâkim karşısında nasıl tavır alacağı büyük merak konusu. Sarraf’ın itirafçılığı kabul etme olasılığı da ciddi ihtimaller arasında gösterilmekte.

(Sarraf itirafçılığı kabul ederse ne olacak) sorusunun cevabı ise (Sirke içmeyenin karnı ağrımaz) özdeyişinde saklıdır…

 “PİRUN! PİRUN!”

Siirtli taze Hoca, bir köye imam olarak atanmış. Her Cuma günü güzel hutbeler veriyormuş. Bir gün köyün hem ağası, hem en zengini olan “PİRUN” adındaki kişi, kimsenin olmadığı bir sırada Hocanın yanına gitmiş. Hoca’ya kızgın olduğu hâl ve tavrından belliymiş. Sebebini de şöyle açıklamış:

-“Bak Hoca Efendi, güzel hutbeler veriyorsun amma, hutbede Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin, Hamza, Abbas diye bir takım isimler sıralıyorsun. Oysa, bu köyün hem ağası, hem en zengini benim, bundan sonra, vereceğin hutbelerde benim de adımın geçmesi lâzım.”  diyerek sitem etmiş.

Siirtli uyanık Hoca, adamın cahil olduğunu anlayarak fırsatı değerlendirmiş:

-Doğru diyorsunuz da, bu iş karşılıksız olmaz. Adının hutbeye girmesini istiyorsan, 30 koyun vermen VACİP’TİR demiş.

Zengin ve cahil ağa:

-30 koyunun ne kıymeti var. Tamam, gel koyunları al ve bu Cuma hutbesinden itibaren adımı hutbede oku demiş.

Zengin ve cahil ağanın koyunlarını alan uyanık Siirtli Hoca, Cuma günü minbere çıkmış. Ve sıra bazı ashabı kiram ile aşere-i mübeşşirinlerin adlarının sıralandığı kesime gelince sonun şöyle bir ilâve yapmış:

-PİRUN, PİRUN! AFAROK FIN NAR U AMİSOK BASİRUN!

 “Pirun, Pirun, yerin cehennem, gömleğin ateşten olsun!” anlamına gelen bu ifâdeyi kullanması üzerine, o gün tesadüfen o köyde bulunan ve Cuma hutbesinde hazır bulunan bir başka Siirtli Hoca hemen müdahalede bulunmuş:

-ME KISSIMINE FIL ĞUTBETİ PİRUN, PİRUN!               

 “Hutbelerde, Pirun, Pirun diye bir şey işitmedik!” diyerek ikâz etmiş.

Hutbeyi veren Siirtli Hoca çaktırmadan, Hoca olduğunu anladığı meslektaşına üstü kapalı bir mesaj vererek söylenmiş:

-ISKIT YE EYYUHESSEKİTUN! ATAVNA SELESİN VİHDE MİN EHLİLİKRUN. ŞANOK IL AŞRA, U ŞENNEL IŞŞUN!

“Ey sükut ehli, sükut et. Bize 30 tane boynuzlulardan verdiler. On’u senin, yirmisi bizim olsun!” anlamında.

Mesajı alan misafir Hoca, teklifi kabul ettiğini belirtmek için söylenmiş:

-Âmin, velhemdulillehi Rabbil Âlemin!