Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cüneyt ARITÜRK
Cüneyt ARITÜRK

SANATKÂRLAR OLMAZSA

Sanatkârları olmasaydı, gerçekten de Dünyanın tadı-tuzu olmayacaktı. Sanatkârlar derken, her daldan sanatkârları dillendiriyoruz. Bazı sanatkârlar, birbirlerinin tamamlayıcılarıdırlar. Örneğin, şâirleri düşünün. Şâirler, şiirler yazarlar. Bu şiirleri, bestekârlar şarkılar, türküler haline çevirirler. Ses sanatkârları güzel sesleriyle bestelenmiş şiirleri şarkılar, türküler halinde çığrıştırırlar. Onlar şarkı, türkü söylerlerken piyanistler, kemanşörler, sazcılar, davulcular refakat ederler. Rakkaseler, sahne alırlar. Bu sadece şiir üzerinden yürütülen bir sanat ekolü!

Ressamlar olmazsa, hayranlıkla seyrettiğimiz tablolar olmayacaktı. Desenler, nakışlar bulunmayacaktı. Mimarlar olmasaydı, Selimiyeler, Sultan Ahmetler, Ayasofyalar, Eyfel kulesi gibi hayranlıkla izlenilen eserler bulunmayacaktı. Mühendisler olmasaydı, köprüler, tüneller, hava limanları ve hayatımızı kolaylaştıran diğer güzellikler bulunmayacaktı.

Öyle düşünün ki, ekmek yapmak bile bir sanat işidir. Çiftçi tarlasını ekmezse, değirmenci buğdayı öğütmezse, fırıncı öğütülen buğdayın ununu ekmeğe çevirmezse halimiz ne olurdu.

Giyim, kuşam, hayatta kullanılacak tüm malzemeler, ev eşyaları hepsi de sanatkârların eserleridir.

Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN “Sanatsız Kalan Bir Milletin Hayat Damarlarından Biri Kopmuş Demektir” sözünün ne kadar anlamlı olduğu ortada değil mi!

ANEKDOT

Bektaşi bir gün bakmış ki önde heybetli biri, arkasında 20-30 kadar adamıyla çarşıda ihtişam içinde yürüyor. Geçtiği her yerde esnaf önünde ayağa kalkmakta, büyük bir ihtiramla buyur etmekte amma, onun, bunlardan hiç birine aldırdığı yok. Sağa sola gururla bakıyor, (yeryüzünü ben yarattım!) dercesine kurula kurula yürüyor.

Bektaşi, merak ederek, tanıdığı bir esnafa sormuş:

-Yahu, kim bu adam? Neden herkes ona böyle tazimde bulunuyor? Padişah mı, Şehzade mi yoksa Sadrazam mı?

Esnaf, cevap vermiş:

-Ne padişah, ne şehzade, ne de Sadrazam. Velakin, falanca vezirin has kullarından biridir!

Esnaf dostundan bu cevabı alan Bektaşi dayanamayarak başını göğe kaldırmış ve yanındakilerin duyacakları şekilde yüksek sesle söylenmiş:

-Ey ALLAH’IM, bir şu vezirin kulunun azametine bak, bir de ben kulunun sefaletine! Bir Vezir kadar olamadın (haşa) artık ne diyeyim, ben!

Evet, (ASKIDA EKMEK) konusu aklımıza bu anekdotu getirdi. Asgari ücretliler ASKIDA EKMEĞE muhtaç kalırlarken, padişah efendimizin kulları servet ve saman içindeler. Bir elleri yağda, bir elleri balda.

Bir, biz Yüce ALLAH’a kulluk edenlere bakınız, bir de, kula kulluk edenlerin durumlarına!

Meğer, bu dünyada kula kul olmak varmış! Kula kul olanların itibar buldukları bir dönemde yaşıyoruz. Ahireti beklemek, veresiye alışverişe benziyor!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER