Sayın başkan değerli milletvekilleri;
Bu kürsüden bugüne kadar yüzlerce vekilin defalarca kullandığı şu cümle size çok tanıdık gelecektir: Çocuklar bizim geleceğimizdir. Hayır çocuklar geleceğimiz değildir, çocuklar bugünün, yani şimdinin hak sahipleridir. Onları koruyucu tedbirler almak burada bulunan her birimizin, öncelikle de yetkililerin en asli görevidir. Ancak kayıp çocuklardan, istismar edilen ve öldürülen çocuklara kadar, mevcut politikalar söz konusu tedbirleri alma konusunda standartların çok altında olduğumuzu gösteriyor.
Peki bu umarsızlığın ve boş vermişliğin nedeni nedir? Elbette ki başlıca nedenleri şeffaflığın olmaması ve etkili politikaların üretilmemesi. Çocuklar neden kayboldu; soralım, araştıralım diyoruz iktidar blokunun oylarıyla reddediliyor, kaybolan çocuklarla ilgili yargı süreci ne aşamada diye soruyoruz yine iktidar blokunun oylarıyla reddediliyor. Çok uzağa gitmeyelim en yakın örneğe bakalım. Bütün Türkiye’yi sarsan Narin Güran cinayeti hala açıklığa kavuşmuş değil. Bu konuya dair neredeyse herkes söz söyledi ama iş icraata gelince yine aynı sonuçla karşılaşıyoruz. Muhalefetin araştırılsın dediği bu cinayet de yine iktidar blokunun oylarıyla reddediliyor. Buradan soruyorum iktidar vekillerine, gerçekten reddetme gerekçeniz nedir, bu cinayetin aydınlatılmasını ve araştırılmasını neden istemiyorsunuz?
Şimdi gelelim Türkiye’deki kayıp çocuklar meselesinin en vahim tarafına. Türkiye İstatistik Kurumu, 2016 yılından bu yana kayıp çocuklara ilişkin veri paylaşmıyor. Açıklanan son veriye göre 2008-2016 arasında toplam 104 bin 531 çocuk kayboldu. Aradan geçen sekiz yıl içinde kaç çocuğun kaybolduğunun yanı sıra kayıp çocukların kaçının bulunup bulunmadığı da belirsiz.
Veriniz var da saklıyorsanız, ya kamuoyuna hesap verebilir olmak istemiyorsunuz ya da bu konuda etkili politikaları hayata geçiremediğinizin açığa çıkmasını istemiyorsunuz demektir. Üçüncü seçenek olarak da gerçekten çocuklar umurunuzda değildir. Pratiklerinize bakılırsa son seçenek daha gerçekçi gibi.
Bu konun daha vahim tarafı da ne yazık ki çocuk cinayetleri. FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin yalnızca medyada yer alan haberleri tarayarak elde ettiği bilgilere göre 2022 yılından bu yana, en az 133 çocuk ev içi şiddet sonucu, çocuk cinayetlerinde veya şüpheli ölümler nedeniyle hayatını kaybetti. Yine aynı kurumun 2024 Ocak-Haziran ayını kapsayan “Çocuğun Yaşam Hakkı” raporu ise yalnızca 6 ay içinde 343 çocuğun “önlenebilir sebeplerden” hayatını kaybettiğini ortaya koydu. Bu şu anlama geliyor: 343 çocuk, yeterli önlem alınsaydı, çocuklar korunabilseydi, doğru politikalar yürütseydi şu anda hayatta olabilirdi.
Bu tablo Kürt illerinde yine daha farklı tabi. Nasıl mı? Panzerin altında kalan Yahya’ya, havan mermisiyle parçalanan Ceylan’a, çatışma arasında kalan Mizgin’e, mayına basan Erdal’a, Roboski’de bombalanan 19 çocuğa, yataklarında uyurken evlerine giren zırhlı araçla öldürülen Furkan ile Muhammed’e ve 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen Uğur’a bakınca tablonun farkını görmüş olursunuz.
Değerli arkadaşlar, çocuk ölümleri ve kaybedilen çoklarla ilgili yeterli koruyucu tedbirler alamayan bu iktidar, çocukların cinsel istismara maruz bırakılması konusunda yeteri kadar tedbir alabildi mi, maalesef buna da cevabımız hayır. Ensar Vakfı, MESEM, tarikatlar ve daha nice örneğe bakıldığında hayır cevabının detaylarını da görmüş oluyoruz. Maalesef ülkedeki her olumsuz mesele gibi cinsel istismara maruz bırakılan çocukların sayılarında da geçtiğimiz yıllara göre gözle görülür artış oluyor.
Bu ülkedeki kayıp çocuklarla, öldürülen çocuklarla ve cinsel istismara maruz bırakılan çocuklarla ilgili bilip de söylemediğiniz neler var? Bütün bu konularda yeterli tedbirleri neden almıyorsunuz? Bunlara verecek cevabınız yok biliyoruz. Bizler, artık çocuklar ölmediğinde, kaybolmadığında ve istismara maruz kalmadığında ikna olacağız.