SAYIN BAŞKAN DEĞERLİ MİLLETVEKİLLERİ, BIZLERI IZLEYEN HALKLARIMIZI VE CEZAEVLERİNDEKİ HASTA TUTSAKLARI BURADAN SELAMLIYORUM. TÜRKİYE CEZAEVLERİNDE ŞU AN YÜZLERCE HASTA TUTSAK İLACA, SAĞLIK HAKKINA VE TEDAVİ HAKKINA ULAŞAMIYOR VE ÖLÜME TERK EDİLİYOR.
Değerli arkadaşlar,
Bu yasa teklifi, Türkiye’deki sosyal güvenlik ve sağlık sistemindeki sorunları çözmeyi hedefleyen olumlu bir adım gibi görünse de önerilen düzenlemelerin bazı kritik başlıklarda çözüm sağlayıp sağlayamayacağı sorgulanmalıdır.
Türkiye’deki ilaç yetersizliği sorunundan engelli haklarının ortadan kaldırılmasına, genel sağlık sigortasından, sağlıkta şiddete ve hekimlerin göç etmesine kadar birçok başlıkta sorunlu bir teklifle karşı karşıyayız.
Kanun teklifi genel olarak sosyal güvenlik ve sağlık sistemini iyileştirecekmiş gibi görünse de ifade ettiğim başlıklar üzerinden değerlendirildiğinde eksiklikler barındırdığı görülmektedir. Daha etkin ve kapsayıcı çözümler geliştirilmesi, özellikle dezavantajlı grupların desteklenmesi ve sağlık hizmetlerinde eşitsizliklerin giderilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Kanun teklifinin, ilgili tüm paydaşların katkıları ile revize edilmesi gerektiği açıktır.
Ekonomik kriz ve yoksullaştırma politikaları, bu ülkede emeklileri yoksulluk ve açlık sınırına itmiştir. 2025 yılında emeklilerde %30’luk hak kaybı ve intibak yasasının yer almaması, kanun teklifinin yetersizliğini göstermektedir. Emekçilerin vergi yükü artarken, emeklilikte adaletsizlik devam etmektedir. Örneğin, 2023’te işsizlik ödeneği payı %18,5 iken işverenlere yapılan destekler %67 olmuştur. Prim esasına dayanan sistem, sermaye çıkarlarını korurken emekçiler sömürüye maruz kalmıştır. İlgili kanun teklifinde emekçilerin ve emeklilerin sorunlarına çözüm sunulmamış, vergi yükü artarken emeklilikte adaletsizlik devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı 2024’ü ’emekliler yılı’ ilan etmişti ancak bu yıl boyunca emekliler adeta geçim derdine ve yoksulluğa mahkum oldu. Emeklilerin emekli olduktan sonra da çalışmak zorunda kalması bu konuda yürütülen ekonomi politikaların ve yazılan reçetenin tutmadığının kanıtıdır.
İşin engelli bireyler açısından olan kısmı ne yazık ki daha vahim. Son yıllarda engelli bireylerin sosyal güvenlik sisteminden elde ettiği kazanımların bir bir kısıtlandığına tanıklık ediyoruz. Özellikle bakım maaşı, malulen emeklilik ve sağlık hizmetlerine erişim gibi konularda yaşanan sorunlar, bu iktidarın sağlık sisteminin yarattığı en önemli tahribatlardır. Bu düzenlemede engelli bireylerin haklarının genişletilmesi ve yaşam kalitelerinin artırılması adına net bir taahhüt bulunmamaktadır. Gerekçeler arasında bu konunun atlanmış olması bile, toplumsal hassasiyetle çelişmektedir.
Bakın değerli arkadaşlar, 2025”te engelliler için bütçede öngörülen pay sadece %1,20’dir. Bunun bir de sağlık alanını düşününce karşımıza çıkacak olan tabloyu varın siz düşünün.
Görüyoruz ki, mevcut düzenlemeler, sağlık çalışanlarını yıpratan, emekçilerin yükünü artıran ve dezavantajlı grupların haklarını geriye götüren bir anlayışın ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Emeklilerden, engelli bireylere, sağlık çalışanlarına kadar geniş bir kesim, bu düzenlemelerin olumsuz etkilerini doğrudan hissetmektedir.
Sağlık hizmetlerinde eşitsizliklerin giderilmesi, engelli bireylerin haklarının korunması, emeklilerin insanca yaşam koşullarına kavuşması ve sağlık çalışanlarının hak ettiği değeri görmesi için daha kapsayıcı, daha adil, daha insani bir yaklaşım gerekmektedir. Sosyal güvenlik ve sağlık politikalarının, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde yeniden ele alınması bir zorunluluktur.
Sonuç olarak, bu kanun teklifinin, ilgili tüm paydaşların görüşleri alınarak revize edilmesi, toplumun gerçek ihtiyaçlarına yanıt veren, çözüm odaklı bir yapıya kavuşturulması elzemdir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.