Şehrimizin örf ve gelenekleri arasında ölüler için ilk üç gün düzenlenen ziyaretler vardır. Dar-ı Dünya’dan, dar-ı bakaya göç etmiş merhumların evlerinde veya camilerin taziye bölümlerinde icra edilen ziyaretlere katılanlar, ölülerin ruhları için Fatiha’yı şerifeler okur, salavat-ı şerifelerle ruhlarını taziz ederler. Taziye etkinliklerine katılan hafızlar ise, kendilerine ayrılan köşede, sırayla Kur’an-ı Kerimden süreler okuyarak, ölülerin ruhlarına ithafta bulunurlar. Vaiz efendiler ise dini konularda uyarıcı konuşmalar yaparlar.
Şehrimizin vazgeçilmez geleneklerinden olan taziye ziyaretlerine fakir-zengin, mevki-makam sahibi farkı gözetmeden mümkün mertebe katılmak gibi bir prensibim vardır. Bu bir gerçektir ki, genelde zenginlerin, mevki ve makam sahiplerinin taziyelerine çok kalabalık ziyaretçi katılımları olur. Çok sayıda hafız kardeşlerimiz de Kur’an-ı kerim okumak için sıraya girerler.
Son zamanlarda katıldığım taziye ziyaretlerinde sabır ve başsağlığı dileklerimi ilettiğim taziye sahiplerinden sık-sık “Sağ olsun Sayın Valimiz de taziye ziyaretimize katılmıştı” gibi ifadelere şahit olmaktayım.
Taziye sahiplerinin buruk bir mutlulukla dillendirdikleri “Sayın Valimiz de taziyemize teşrif etmişlerdi” benzeri ifadeleri gerçekten dikkate değer, buluyorum. (Taziye sahipleri Devletin Valisinin taziyelerine gelmesini neden bu kadar önemsiyorlar) sorusunun cevabı gayet açıktır. Çünkü, Sayın Valilere DEVLET BABA gözüyle bakıyorlar, sevinçlerine ve kederlerine ortak olduklarında devleti, yanlarındaymış gibi hissediyorlar.
Özellikle valilerin halkla iç-içe olmaları, sorunlarını, sıkıntılarını ilk ağızdan duymak için taziyelerine, düğünlerine ve benzeri etkinliklerine mümkün mertebe iştirak etmeleri, devletin varlığını vatandaşlara hissettirmek açısından çok önemlidir. Bu bakımdan, mümkün mertebe halkla iç-içe olmak konusunda hassasiyetlerine şahit olduğumuz Valimiz Sayın Dr. Kemal Kızılkaya’ya hemşerilerimiz adına teşekkür ederiz.
(100 TL’YE 4 ÇEŞİT YEMEK) DERKEN!
Belediye, çok güzel bir uygulama başlattı. Millet bahçesi lokantasını (KENT LOKANTASI) adı altında hizmete açarak, 100 TL’ye dört çeşit yemek sunumu yapmağa başladı.
Merak ettim ve menüyü görmek için Millet Bahçesinin Kent lokantasına giderek, yemeğe gelen diğer hemşerilerimiz gibi self servis şeklinde sunulan hizmet çerçevesinde tabağımı elime aldım. Bir kaşık, bir çatal alarak başladığım self serviste, önce 1 çeyrek ekmek ardından, servis yapan görevliler tabağıma 1 tabak bulgur pilavı, bir kase mercimek çorbası, içinde tek bir tavuk butu olan bir tabak, küçük pet şişeler içinde 1 ayran ve 1 su koydular. Tabağımı alarak yemeğimi yemek için boş bir masaya oturdum.
Lokantalarda en düşük yemek ücretinin 200 TL olduğu Şehrimizde 4 çeşit yemeğin 100 TL’den verilmesi elbette iyi. Ancak, işin hesabını yaptım. 1 kilo bulgurdan 15 porsiyon, 1 kilo mercimekten 25 kase çorba çıtığı düşünüldüğünde, Belediyenin bu işten zarar değil, yine de kar etmesi gerektiğini hesapladım. Kaldı ki Kent lokantasının çalışanları belediye işçileri, iş yeri kirası, elektrik, su gibi giderleri yok. İstanbul Büyükşehir belediyesi açtığı halk tipi lokantalarda 4 kişilik yemeği 40 TL’ye sunmakta.
Bizim Belediye yetkililerine tavsiyemiz, amaç halka hizmetse ya menüyü daha zenginleştirsinler, ya da ücreti düşürsünler.
Lokantalarda bir kap neden 200 TL’den satılıyor sorusunun cevabını da bir zahmet araştırarak, uygulanan yüksek tarifeleire müdahale etsinler.
TAŞLAMA
KAF DAĞININ ARDINA
ÇEKİLMİŞTİR ADALET
GERİ DÖNMESİ İÇİN
BİR ÖMER GEREK ELBET
ADALET DENİLİNCE
ÖMER’DİR GELEN AKLA
ÖMER GİBİ GELDİLER
DÖNÜŞTÜLER HIRSIZA
(DİCLE’NİN KENARINDA
KURT KAPSA BİR KOYUNU
ADALET-İ İLAHİ
ÖMER’DEN SORAR ONU)
DEVLETİN DİNİ OLMAZ
ADALETİN DIŞINDA
BUNU AÇIK SÖYLERİM
KUR’ANIN IŞIĞINDA
HER CUMA GÜNÜ NEDEN
MİMBERLERDEN OKUNUR
(İNNALLAHA YA’MURU
BİL ADL) DİYE BUYRULUR
ADALET HERKES İÇİN
İSTENMELİ BİLİNİZ
İSTERKEN NE DİL, NE DİN,
NE IRK GÖZETMEYİNİZ