İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’nın, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak görevinden uzaklaştırılması sonrasında alelacele yerine kayyum atanması konusunda yaptığı açıklamada “Şehrin emini terör yandaşı olamaz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu devletin de bir sahibi vardır. O da aziz milletimizdir.” Buyurmuşlar. Dolayısıyla, Ahmet Özer’in (TERÖR YANDAŞI) olduğunu mahkemelerin bu konuda kesin bir kararı olmadığı halde peşinen tescil etmiş olmakla, henüz iddia safhasında olan bir suçlamayı kesin bir ifadeyle içselleştirmiş bulunmaktadır. CHP cenahı, Sayın Bakan’ın bu söyleminin, mahkemelere bir talimat niteliğinde olduğunu iddia etmekte ise de Şüphesiz YÜCE TÜRK ADALETİ, HİÇ BİR MAKAMDAN TALİMAT ALMAZ! VİCDANI İLE HAREKET EDER. HAKİMLERİMİZ, SAVCILARIMIZ, ELLERİNİ VİCDANLARINA KOYAR, KARARLARINI ÖYLE VERİRLER! Bu bakımdan CHP’liler müsterih olsunlar!
Konuyla ilgili bu saptamadan sonra gelelim (ŞEHR’ÜL EMİN) deyiminin anlamına. Geçmiş yıllarda bu deyim (BELEDİYE REİSİ – BELEDİYE BAŞKANI) yerine kullanılırdı. Yani, kendisine yönetmesi için koca bir şehir emanet edilmiş güvenilir, inanılır, hakka, hukuka riayet eden bilge bir insan. (REİS) ve (BAŞKAN) kelimelerinin çağrıştırdıkları otoriteyi değil, hakkı-hukuku, adaleti çağrıştıran tevazunun ve bilgeliğin sembolü EMİN kişi.
(EMİN) sıfatı, gerçekte Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed’in (O’na, al ve ashabına salat ve selam olsun) en önemli vasıflarından biridir. Henüz tebliğat görevini almamışken, MEKKELİLER ARASINDA (MUHAMMED’ÜL EMİN) olarak bilinir ve anılırdı.
REİSLİK VE BAŞKANLIK kelimeleri ise bir nevi otoriteyi çağrıştırır. Hani (dediğim dedik, çaldığım düdük) deyiminde olduğu gibi.
Günümüzde, Belediye Reisi veya Belediye Başkanı olmak için (EMİN) olmaya gerek yok. Eğer, iddia doğruysa, demek oluyor ki, TERÖR YANDAŞLARI bile Belediyelere REİS veya BAŞKAN olabilmektedirler.
Türkiye genelinde 1393 Belediye bulunmaktadır. Acaba bu belediyelerin REİSLERİNDEN-BAŞKANLARINDAN kaç kişi ŞEHR’ÜL EMİN olmak sıfatını hakketmektedir…
Yorum yazımızı konumuzu çağrıştıran bir anekdotla noktalayalım.
Anekdot şu:
Adamın biri, hareketlerini tasvip etmediği, kötü yollarda yol alan, hilelere hurdalara açık oğluna sinirlenerek sık-sık:
-Sen adam olmazsın! diye kızıyormuş.
Gerçekten de üçkağıtçının biri olan oğlu, devr-i saltanatta, Padişahın bulunduğu Şehre gitmiş. Yine hilelerle, hurdalarla bir yolunu bulup Padişaha vezir olmuş.
Vezir olunca, ilk işi adamlarına emir vererek, köydeki babasını huzuruna yaka paça getirtmek olmuş.
Ve huzura getirilen babasına sormuş:
-Benim kim olduğumu biliyor musun?
Adamcağız, aradan yıllar geçtiği için oğlunu tanıyamamış. Hem, üçkağıtçı oğlunun koca bir vezir olduğunu nasıl bilebilsin ki.
Cevap vermiş:
-Vezir Hazretleri, ben zavallı köylünün biriyim. Sizi nereden tanıyabilirim ki. Adamlarınız geldiler “Vezir Hazretleri seni huzuruna götürmemizi emrettiler” diyerek yakapaça huzurunuza çıkardılar.
Vezir, gururlu bir edayla cevap vermiş:
-Ben senin hani o (ADAM OLMAZSIN) dediğin oğlunum.
Köylü, vezirlik makamında oturan kişinin oğlu olduğunu anlayınca cevap vermiş:
-Oğlum, Ben sana (VEZİR OLAMAZSIN) demedim ki. Ben sana (ADAM OLMAZSIN) dedim. Adam olsaydın, beni böyle yaka-paça huzuruna çıkarır mıydın…
***
Sonuç olarak diyoruz ki, herkez belediye reisi-başkanı olabilir ama, her belediye başkanı ŞEHR’ÜL EMİN olamaz…
TAŞLAMA
HERKEZ OLMUŞ ÇETECİ
BİR BİZ KALDIK ARADA
“İŞE YARAMAZ” DİYE
ALMIYORLAR HÂLÂ DA
GÖZÜ ÜSTÜNDE KAŞI
OLAN HERKEZ ÇETECİ
AZCIK İNDİR KAŞINI
HALİN OLMASIN FECİ
BAŞKANLAR ÇETECİDİR,
GAZTECİLER ÇETECİ
HATTA BİLİM ADAMI
ÇETECİLER VAR AHİ
BU DURUMDA ÇETECİ
OLMAYAN VARSA KİMDİR
ÜLKE ÇETECİLERDEN
ZENGİN, HEM ÇOK ZENGİNDİR