24 Temmnuz günü, Lozan anlaşmasının imzalandığı gündür. Günümüzde bile (LOZAN ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ!) düşüncesinde olan ve Lozan’ı, hezimet olarak yorumlayan mankafalar var ya! İstedik ki, SEVR anlaşmasının imzalandığı tarihin yıldönümünde bu anlaşmanın içeriğini bilmeyenlere bir kere daha anımsatalım. O zaman, belki gerçeği görürler de Lozan’ın hakkını ikrar ederler.
10 Ağustos 1920 tarihinde Fransa’nın Başkenti Paris’in yakınlarında Sevr kasabasında bir porselen fabrikasında imzalanan ve bunun için (SEVR ANLAŞMASI) adı verilen, Osmanlı imparatorluğunun idam fermanı niteliğindeki anlaşmada Osmanlı İmparatorluğunun temsilcileri yanında Birleşik Krallık (İngiltere), Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, Belçika, Çekoslovakya, Hicaz Polonya, Ermenistan, Portekiz ve Romanya ülkelerinin temsilcilerinin imzaları var. Hani, Kurtuluş Savaşları YEDİ DÜVELE KARŞI KAZANILMIŞTIR, denilirken, hiç de abartılı olmadığının kanıtlanması açısından anlaşmayı imzalayan devletlerin adlarını sunduk. Kurtuluş Savaşı gerçekte yedi düvele karşı değil, tam 2 katı 14 devlete karşı kazanılmıştır. Anlaşmanın orijinal metni Paris’te bulunmaktadır.
Anlaşmayı Osmanlı İmparatorluğu adına Hadi Paşa, Reşat Halis Bey ve Rıza Tevfik imzalamışlardır.
1.Dünya Savaşı sonrasında galip gelen İtilaf Devletleri, mağlup ettiği ülkeler olan Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan ile barış antlaşmaları imzalamaya karar vermiş Almanya ile Versay, Avusturya ile Sen Jerman, Macaristan ile Triyanon ve Bulgaristan ile Nöyyi Antlaşmasını, Osmanlı Devleti ile de Sevr Antlaşmasını imzalamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu bu anlaşmayla topraklarının yüzde doksanına yakınını kaybetmek yanında adeta bir sömürgeye dönüştürülmek istenmiştir.
Ancak, Osmanlı topraklarını paylaşma konusunda kendi aralarında anlaşmazlık yaşayan müstevlilerden Büyük Britanya, Yunanlıları kışkırtarak Anadolu içlerine girmelerini sağlamış, Yunanlılar Anadolu’da Bursa, Balıkesir, Uşak ve Trakya’yı işgal ederken İngilizler de boş durmamış, Mudanya ve Bandırma’ya asker çıkarma faaliyetinde bulunmuşlardır.
Sevr’e göre, İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalmaya devam edecekti. Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü yerler İstanbul ve çevresinden oluşan küçük bir toprak parçası olacak; eğer Osmanlı Devleti, İtilaf güçlerinin belirlediği şartlara uymazsa İstanbul da ellerinden alınacaktı.
Batı Anadolu ve Doğu Trakya Yunanlılara verilecek, Ege Adaları Yunanistan’a bırakılacak, Rodos ve 12 Ada İtalya’ya verilecekti
Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti ve güneyinde Kürdistan Devleti kurulacaktı.
Irak, Musul ve Arabistan İngiltere’ye verilecek, Boğazlar, bütün ülkelerin gemilerine savaş zamanında dahi açık bulundurulacak ayrıca boğazlar on ülkeden oluşan bir Avrupa Komisyonu tarafından yönetilecek ve bu komisyonda Türk üye bulunmayacaktı,
Kapitülasyonlar; İngiliz, Japon, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir komisyonun düzenlemesiyle genişletilerek yeniden gündeme gelecek ve bütün azınlıklar bu ayrıcalıklardan yararlanabilecekti. Ayrıca azınlıklara geniş haklar verilecek ve askerlik yapmayacaklardı,
Azınlıklar, sınırlarımız içinde okul ve dini kurumları açabileceklerdi. Osmanlı’nın bu konuda yaptığı uygulamalar ise denetlenebilecekti,
Osmanlı Devleti’nin mali durumu ve bütçesi İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan komisyon ile Düyun-u Umumiye İdaresi tarafından yönetilecekti. Bu komisyonda Osmanlı üyeleri sadece danışman olarak yer alacaktı,
Osmanlı Devleti’nde zorunlu askerlik kaldırılacak ve askeri gücü 50.700’ü geçmeyecekti. Ayrıca orduda ağır silahlar ve uçaklar kesinlikle bulunmayacak ve Osmanlı donanması İtilaf Devletleri’nin kontrolü altında olacaktı,
Deniz Kuvvetleri’nde 13’ten fazla savaş gemisi bulunmayacaktı.
Kürtler, Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet kurmak isterlerse ve bu istek Cemiyet-i Akvam tarafından kabul edilirse, Osmanlılar bu durumu kabul edecekti.
Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Filistin, Irak ve Suriye için alınan kararlara uyacaktı
Hicaz bağımsız bir devlet olacaktı
Osmanlı Devleti İzmir’deki egemenlik haklarını Yunanistan’a bırakacak ve kalelerden sadece birinde Türk bayrağı dalgalanacaktı.
Şam ve çevresi, Mardin, Antep ve Urfa Fransa’ya verilecek ve Sivas’ın kuzeyine kadar olan bölgede Fransız nüfusu yer alacaktı.
İzmir bölgesi dışındaki Batı Anadolu, İtalya’ya ait nüfus bölgesi olacaktı. Anlaşmayla Osmanlı, hukuki varlığını sadece kâğıt üzerinde sürdürmeye devam edecek ve İtilaf Devletleri’nin sömürgesi haline gelmiş olacaktı.
Ancak 23 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın (ATATÜRK) önderliğinde kurulan meclis-i mebusan 19 Ağustos 1920’de aldığı kararı açıklayarak SEVR ANLAŞMASINI tanımadığını ilân etmiştir. Misak-ı Millîden hiçbir şekilde taviz verilmeyeceğini açıklayan TBMM Sevr anlaşmasını yok hükmünde saymış ve KURTULUŞ MÜCADELESİNİ BÜYÜK BİR KARARLILIKLA SÜRDÜREREK, LOZAN’A GİDEN YOLU AÇMIŞTIR.
HALA SEVR’İ SAVUNAN VE LOZAN’A KARŞI OLANLAR VARSA (EL İNSAF!) demekten başka söylenecek bir söz kalmıyor…