Şeyh Muhammed El Hazin Miladi 1820 yıllarında Siirt’ten 10 kilometre Aydınlar’a 8. kilometre mesafedeki Dereyamaç (Fersaf) köyünde dünyaya gelmiştir. Miladi 1891 yılında vefat etmiştir. Fersaf’ta bulunan türbesi halk tarafından ziyaret edilmektedir. Şeyh-ül Hazin’in hayatta iken türbesinin yerini göstererek Halid Bin Velid’in savaş sırasında çadırını buraya kurduğu rivayet edilir. Türbenin yapımı sırasında toprağın altında birkaç ok ve kıvırcık saçlı bir şehit bulunmuştur.
Önceleri Merkeze bağlı bir köy konumundayken ilçe olması üzerine Aydınlar’a (Tillo) bağlanan Fersaf köyünde dünyaya teşrif etti. Asıl adı ŞEYH MUHAMMED EL FERSAFİ olup, “HAZİN” lâkabıdır. Bu lâkabın kendisine bizatihi HAZRET-İ MUHAMMED (O’na, al ve ashabına salat ve selâm olsun) tarafından verdiği söylenir. Bir istihrak halinde, kendisine ait salavat-ı şerifesini söylerken “KUL YE HEZİN, KUL!” hitabına mahzar olduğu söylenir.
Şeyh Muhammed el-Hazin’in neseb olarak Şerif olduğu söylenir. Yani Hz. Hasan (Allah ondan razı olsun) soyundan gelmektedir. Bilindiği üzere Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere «ŞERIF», Hz. Hüseyin’in (Allah ondan razı olsun) soyundan gelenlere ise «SEYYID» denilir. Kısaca Şeyhü’l-Hazîn olarak anılan bu büyük velî, h. 1231/m. 1816 yılında Siirt’in Fersaf köyünde dünyaya geldi. Onun için Şeyh Muhammed el-Fersâfî unvanıyla da bilinmektedir. İlk tahsilini babasının talebe yetiştirdiği aile medresesinde yaptı. Daha sekiz yaşındayken Kur’ân-ı Kerim’i hıfzetti.
Hicri 1258 yıllarında, Moğolların Bağdad’ı işgâl etmeleri üzerine cetlerinin Anadolu’ya göç ettikleri ve Fersaf köyüne yerleşerek halkı irşada başladıkları belirtilir. Babası Şeyh Musa Hazretleridir.. Yüksek ilimleri tahsil etmek üzere babası Şeyh Musa Hazretleri Onu Siirt’e götürdü. Devrin en büyük ilim merkezlerinden olan Hamid Ağa Medresesine kaydetti. Bu Üniversitenin baş müderrisi, Molla Halil Hazretleri idi. Bu zat, Hz. Ömer’in otuzuncu göbek torunlarındandır. Hayatında yüzlerce talebe yetiştirip mezun etmiş ve çok kıymetli eserler bırakmıştır. Bursalı merhum Mehmed Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri adlı eserinde bu şöhretli âlimin hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermektedir.
Molla Halil el-Ömerî Hazretleri, kendisine emanet edilen Muhammed’i çok sevdi ve ona daima iltifatta bulundu. İlk başlarda Onu, maiyetindeki alimlerden birinin ders halkasına tayin etti ise de çok geçmeden huzuruna çağırarak bizzat halkasına katılmasını emretti. Ondan sonra Muhammed el-Fersâfî tam on dört yıl boyunca bu üstadın rahle-i tedrisinde ilim tahsil etti. Bu müddet içerisinde hocasının derin sevgisini kazandı ve hususi sohbetlerinde de bulundu. Molla Halil Hazretleri (rahmetullahi aleyh), bazen talebesi Muhammed el-Fersafi’yi çağırır, saçını ona tıraş ettirir, bu vesile ile de kendisine dua ederdi.
Muhammed el-Fersafî, Siirt’de Hamid Ağa Medresesinden büyük bir muvaffakiyetle mezun olduktan sonra Mardin’e giderek burada Kasım Padişah Medresesinde iki yıl daha ilim tahsil etti ve yüksek icazetle mezun oldu. Zahir ilimlerde kazandığı bu üstün derecelerden sonra tasavvuf yoluna girmek üzere Irak’a gitti. Bağdad’da bir müddet, Şeyh Mahmud el-Behdini, Şeyh Haydar es-Sohrani ve Şeyh Abbas El-Bağdadi’nin manevi terbiyesinde pişti. Sonra tekrar memleketine dönerek Şeyh Salih Sipki Hazretlerini ziyaret etti. Onun işareti üzerine, uzaktan akrabası ve medrese arkadaşı olan Hakkarili Seyyid Tâhâ (ks.) Hazretlerine müracaat ederek onun tavsiyelerini aldı.
Daha sonra Mardin’e giden ve 2 yıl süreyle Kasımpaşa Medresesinde ilim tahsil eden Şeyh Muhammed el Fersafi el Hazin Irak’a da giderek Şeyh Muhammed El Behdini, Şeyh Haydar el Sohrani ve Şeyh Abbas el Bağdadi’den tasavvuf dersleri almıştır.
Hocası Şeyh Taha tarafından Halepçe’de bulunan Şeyh Osman et Tavilani’ye gönderilen ve yanında sülük yapan Şeyh El Hazin bilahare Fersaf’a dönmüş irşada başlamıştır.
Hepsi de evliya mertebesine ulaşmış Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhyiddin, Şeyh Abdullah, Şeyh Şerafeddin, Şeyh Alaaddin, Şeyh Zeynelabidin adlı çocukları olmuş, bunlar da ilim ve irşat ehli olarak hizmet vermişlerdir.
Bunlardan Şeyh Şerafeddin İstiklâl savaşları sırasında 300 kişilik bir milis kuvveti oluşturarak savaşlara katılmış, Fahri Yüzbaşı olarak taltif edilmiştir.
Hicri 1309 yılında vefat eden ve Fersaf’ta defnedilen Şeyh Muhammed El Hazin’in Türbesine götürülen psikolojik sorunları olan akıl hastalarının iyileştiklerine inanılmaktadır. Türbede bulunan bir zincire bağlanan ve geceleyen hastaların ertesi gün iyileşmiş olarak evlerine döndükleri rivayet edilir. Tabii, bütün bunların HAZRET-İ ALLAH’IN İRADESİYLE OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMAK LÂZIMDIR.
“Gayetül Hayrat” adında manzum bir eseri bulunan Şeyh el Hazin’in, Siirt ve yöresindeki camilerde namazdan sonra okunan “ALLAHUMME SALLİ ADDAMASAKİLİNUCUMİ BİDDEVEMİ” ile başlayan salavat-i şerifeleri vardır.
Seyyid Tâhâ Hazretleri, Şeyh Muhammed el-Fersafi’den yaşça büyüktü. Onun için Şeyh Muhammed Ona derin bir saygı gösterir, nasihatlerini dinlerdi. Gıyabında, «Amcamız, büyük üstadımız» diye kendisinden bahsederdi. Seyyid Tâhâ Hazretleri, Muhammed el-Fersafi’ye: «Sevgili yeğenim, senin kalbinin anahtarı Halepçe’de, Şeyh Osman Efendi Hazretlerinin elindedir», buyurdu. Bunun üzerine Muhammed el-Fersafi, Halepçe’ye giderek Şeyh Osman Tavilî (ks) Hazretlerinin manevi terbiyesine girdi. Şeyh Osman Hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (ks), Hazretlerinin halifelerindendir. Muhammed el-Fersafi burada bir müddet seyrü sülûk ile olgunlaştıktan sonra tasavvuf icazetnamesini de aldı ve üstadı tarafından irşâd vazifesiyle görevlendirildi.
Böylece zahir ve batın ilimlerde kemale eren Şeyh Muhammed el-Fersafi, 1844 yılında, Irak’tan dönerek doğduğu Fersaf köyüne gelip yerleşti. Burada irşâd ve tedris hayatına başladı. Kurduğu medresede yüzlerce talebe yetiştirdi. İnsanlara daima zühd ve takva yolunu gösterdi. Çok geçmeden bölgenin âlimleri Ona büyük bir hürmet duymaya başladılar. Onu ziyaret ederek ilminden istifade etmeye çalıştılar.
Bunların başında vaktiyle ona ders veren Molla Halil Efendi Hazretlerinin çocukları ve yakınları gelmektedir. Bunlardan, Molla Ömer Efendi ve Zokaydalı Molla Abdülkahhâr Efendi en meşhurlarıdır. Ayrıca Nuvinli Şeyh İbrahim Efendi, Halid bin Velid (ra)’in soyundan gelen Siirtli Şeyh Abdullah Efendi, Siirtli Mahmud Cemaleddin Efendi, Siirtli Şeyh Hattâb Efendi, Zadolu Şeyh Muhammed Efendi, Huvitli Şeyh Abdullah Efendi, İskambolu Şeyh Derviş Efendi, Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ve Verkânisli Şeyh Fethullâh Efendi gibi şahsiyetler, onun yanında tasavvuf terbiyesi aldılar. Bu zatlardan Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi, Zokaydalı Şeyh Abdülkahhâr ve Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi Hazretleri, daha sonra Üstadları Şeyh Muhammed Fersafi’nin işareti üzerine Seyda-yi Tâğî Hazretlerine giderek seyrü sülûk terbiyesini Onun yanında tamamlamışlardır.
İsimleri geçen bu zatlardan Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi, Hz. Ömeri (ra)’in soyundan gelmektedir ve Hocası Fersaflı Şeyh Muhammed el-Hazîn’in kayın biraderidir. Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ise Onun yeğenidir.
Milâdî 1258 de Bağdad’ın Moğollar tarafından istila edilmesi üzerine Şeyh Muhammed’in ataları gelip Siirt’in Fersaf köyüne yerleşmişlerdir. Burası, Siirt’in bugünkü Tillo (Aydınlar) ilçesinin bir mahallesi gibidir. Aynı tarihlerde Abbasi saray erkânından bazı şahsiyetler de Moğol zulmünden kurtulup hicret ederek buraya yerleşmişlerdir. Siirt eşrafından bu meşhur aile, bilindiği üzere Hz. Abbas’ın soyundan gelmektedir. İsmail Fakirullah Hazretleri bu ailenin son büyüklerindendir. Osmanlı son devrinin büyük evliya ve ulemasından, (Marifetnâme’nin müellifi) Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi Hazretleri, bu zatın yanında yetişmiştir.
Şeyh Muhammed el-Fersafi Hazretleri, Asırlar boyu bir ilim ve irfan merkezi haline gelen bu muhitte doğup büyümüştür. II. Sultan Mahmud Hân, Sultan Abdülmecid Hân ve II. Abdülhamid Hân dönemlerini idrak etmiştir. Onun, on iki oğlu da birer alim olarak yine bu muhitte yetişmişlerdir.
Şeyh Muhammed, bir gün derin bir cezbeye kapılarak söylediği kudsî kasidede «Ya Hazinî» diye muhatap olduğu ilham üzerine o günden sonra Şeyhü’l-Hazin olarak tanınmaya başlamıştır. Muhitinde ve adının zikredildiği kitaplarda Şeyh Muhammed el-Fersâfî, ayrıca Şeyh Muhammed el-Hazin diye anılmaktadır. İlâhi aşka dair kasidelerinden başka Onun Hz. Peygamber (sav)’e «Gayâtü’l-Hayrât» adı altında manzum olarak yazıp hediye ettiği ön üç kıta salevâtı şerifeleri vardır. Bu salevât, doğuda geniş bir muhitte namazlardan sonra okunmaktadır.
Doğduğu Fersaf köyünde, h. 1309/m. 1892 yılında vefat eden Şeyh Muhammed el-Hazîn, köyün yukarısında önceden gösterdiği yere defnedilmiştir. Henüz hayattayken burayı işaret ederek, «Beni buraya defin ediniz, Çünkü Halid bin Velîd Hazretleri Siirt’i fethettiği sırada çadırını buraya kurmuştur» der idi. Nitekim, vefatından bir yıl sonra, üzerine yapılan türbenin inşaatı sırasında temel hafriyatında kıvırcık saçlı bir şehid ile ona ait yay ve oklar bulunmuştur.
Birçok kerametleri olan Şeyh Muhammed el-Hazîn’in soyundan birçok değerli alim yetişmiştir. Başta oğullarından Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhiddin, Şeyh Abdullah ve Şeyh Şerafeddin Efendiler olmak üzere bütün çocukları ve günümüzde yaşayan torunları onun ilim ve irfanına layıkıyla veraset etmişlerdir. Bunlardan bilhassa, Şeyh Zeynelabidin, Şeyh Muhammed Musa Kâzım ve Şeyh Takyeddin Efendiler, insanlara daima zühd ve takva yolunu göstermiş, birçok talebe yetiştirmiş ve ehl-i Sünnet velcemaat itikadı anlatmaya çalışmışlardır.
(DEVAM EDECEK)