Nöbetçi Eczaneler
Boynu bükük kalmak, alıştığımız ve adeta kabullendiğimiz bir duygu.. Tıpkı içinde bulunduğumuz haftanın müzeler haftası olması ve hiç değilse bu hafta da bile olsa, bir kez dahi neden müzeye sahip olamadığımızı sorgulamamız gibi.
Her yıl 18-24 Mayıs tarihleri arasındaki hafta müzeler haftası olarak kutlanıyor ve bu hafta nedeniyle müzeler ziyaretçi akınına uğruyor. Aileler, çoluk çocuk gece geç saatlere kadar açık olan müzeleri ziyaret ederek, tarihin derinliklerine yolculuk yapmanın doyumsuz zevkini yaşıyorlar.
Bunun yanı sıra, müzeler çeşitli konferans, sergi, çalıştay ve benzeri etkinlikler düzenleyerek tarihin önemini anlatmaya çalışıyorlar.
Peki biz ne yapıyoruz?
Diğer birçok konuda olduğu gibi, elimiz böğrümüzde sorgulama ihtiyacı bile duymadan öylesine bakıp duruyoruz.
Oysa, müzeyi en fazla hak eden illerden biriyiz.. Çünkü 12.500 yılık geçmişi ile dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biriyiz.
Çünkü, dünya uygarlık tarihinde her biri önemli bir kilometre taşı olan Anadolu ve Mezopotamya ile Fars uygarlığının kesiştiği noktadayız. Mimarimizden günlük yaşantımıza kadar kültürümüz incelendiğinde bu uygarlıkların izlerini açık bir şekilde görmek mümkün.
Çünkü, Siirt’te kazılması gereken 150 civarında höyük kale ve benzeri tarihi yer var,
Çünkü, bunlardan yalnız dört tanesinde üstelikte henüz tamamlanmamış olmasına rağmen, 4500 buluntu ortaya çıkarıldı ve bu eserler Batman ve Hasankeyf Müzelerinin galeri ve depolarında bulunuyor.
Bu nedenleri daha da uzatmak mümkün.. Ancak bunlar bile bir müzeyi değil, birden çok müzeyi hak ettiğimizi göstermeye yeter de artar bile.
O halde gelin, hiç değilse bu müzeler haftasına münhasır bile olsa müzemiz nerede diye haykıralım.. Belki bir sesimizi duyan olur.
