Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Siirt Ulu Camii Neden Yer Seviyesinin Çok Altında

İslâm dünyasında pek çok dini yapı kurulan vakıflar sayesinde varlığını sürdürme imkânı bulmuştur. Bunlardan biri olan camiler Müslümanların ibadetlerini yerine getirdikleri dini yapılar olmalarının yanı sıra toplumsal ve siyasi merkezler durumundaydı.

İslâm dünyasında pek çok dini yapı kurulan vakıflar sayesinde varlığını

Manevi etkileşim ve insan davranışlarına yön veren değerlerin öğretildiği camilerin ayakta kalmasında vakıfların önemli bir payı olmuştur. Vakfedilen dükkân, hamam, tarla, bağ ve bahçe gibi mülklerden elde edilen gelirler camilerin kesintisiz bir şekilde faaliyetlerine devam etmesine imkân tanımıştır. Bu vakıf geleneği sayesinde ayakta kalan camilerden biri de Selçuklu devri mimarisinin Anadolu’daki en eski örnekleri arasında yer alan Siirt Ulu Camii’dir. 13. yüzyıldan itibaren çeşitli mülklerin vakfedildiği Siirt Ulu Camii, Osmanlı döneminde de vakıf sistemi içerisinde yer alarak faaliyetlerini sürdürmüş ve günümüze kadar ulaşmıştır.

Caminin, Ankara Etnografya Müzesi’nde sergilenen ceviz ağacından şahane minberi 611 (1214-15) tarihiyle sekiz sanatçı ve mütevelli adı taşıyan tek örnektir.

Siirt şehir merkezinde yer alan Siirt Ulu Camii, Irak Selçukluları Sultanı Muğizuddin Mahmut tarafından ilk olarak 1129 yılında inşa edilmiştir. Yapı doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen formunda planlanmıştır. Siirt Ulu Camii, kıble cihetinde sekizgen kasnağa oturan yan yana üç kubbeyle örtülmüş mekân ve kubbelerin doğu ve batı taraflarında dikine beşik tonozlu iki bölüm ile bunun kuzeyinde enlemesine iki sahınlı ve ortadan dik bir sahınla kesilmiş kısımdan oluşmaktadır. Siirt Ulu Camii, inşa edildiği 1229 ile 1985 yıllar arasında plansal açıdan değişikliğe uğramış, yapının özgün hali ile bugünkü duruma arasında pek çok değişiklikler söz konusu olmuştur. Siirt Ulu Camii minaresinin gövdesi çeşitli süsleme kuşaklarına bölünmesi ve yukarı doğru daralması bakımından Karahanlı, Büyük Selçuklu ve Atabekler dönemi minarelerine benzemektedir. Anadolu Selçuklu dönemi minarelerinde yukarı doğru daralma ve bölümlenme daha azdır. İran’daki Selçuklu ve Kuzey Irak’taki Atabekler dönemi minarelerinde de sırlı tuğla Siirt Ulu Camii minaresi kadar fazla değildir. Siirt Ulu Camii minaresi; mimari ve süsleme özellikleriyle Anadolu mimarisinde özel bir yere sahiptir. Yapının inşasında ana malzeme olarak yontu taş, moloz taş, tuğla, süsleme olarak çini, bağlayıcı malzeme olarak da horasan harcı kullanılmıştır.

Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından hazırlanan koruma projeleri sonucunda, restorasyon çalışmalarının 2008-2013 yılları arasında büyük bölümü tamamlanan camiin çevresinde zaman içinde oluşan ruhsatsız ve niteliksiz yapılar kentsel dönüşüm çerçevesinde yıktırılmış bulunmaktadır.

Caminin inşa tarihi tam olarak bilinmemekle berber Büyük Selçuklu döneminin emirlerinden Muguziddin Mahmud tarafından H. 523, M.1129 tarihinde inşa edildiği bilinmektedir. Cami daha sonraları 1260 yılında Cizre kadısı Selçuklu Atabeylerinden El-Mücahit İshak tarafından onarım görmüştür.

Bir çok tarihi eserin hep yerin 10-15 metre altında kalmış olması gibi, Siirt Ulu Camii de zaman içinde yer seviyesinin 10-15 metre altında kalmış bulunmaktadır. Bilimsel olarak bu durumun oluşmasının iki sebebi vardır. Bunlardan birincisi tabii olayların etkisiyle zaman içinde toprak seviyesinin yükselmesidir. İkinci sebep ise tarihi yapıların ağırlıkları sebebiyle zaman içinde toprağa gömülmeleri olarak belirtiliyor. Ağır bir yapı yılda1 santim toprağa gömülürse, aradan asırlar geçtiği zaman ne kadar toprağa gömülmüş olur, bunu hesaplamak lazım.

Bize göre, Ulu Camiin yer seviyesinden bu kadar aşağı düşmesi her iki sebebe bağlıdır. Yani bir taraftan toprak seviyesi yükselirken, diğer taraftan, ağırlığı sebebiyle yapı toprağa gömülmüştür.