3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla İlimizde “Dicle’nin Rüyası” adlı altında bir tiyatro eseri bir şirket tiyatrosu Dicle Tiyatro Kulübü tarafından 29 Kasım 2024’de sahnelendi. Vali Dr. Kemal Kızılkaya ve Eşi Nurten Hanımefendi tarafından izlenen eser daha önce başta Diyarbakır olmak üzere Şanlıurfa, Gaziantep, Mardin, Van gibi bölge şehirlerinde sahnelenmişti. Enerji tasarrufu
ve çevre bilincine dikkat çeken bu özel etkinliğe çok sayıda özel bireyler ve aileleri de katılmıştı.
Söz, özel bireylerden açılmışken, Şehrimizde de çok sayıda özel bireylerin bulunduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Biz, bugünkü yazımızda Şehrimizde 60-70 yıl öncesinin elleri öpülesi bireylerini anımsayarak anımsatmak istedi.
Şehrimizde geçmiş yıllarda bir göz hastalığı olan trahom oldukça yaygındı. Bu göz hastalığı yüzünden çok sayıda a’ma (iki gözü görmeyen) hemşerilerimiz vardı. Bu elleri öpülesi engellilerin büyük bir ekseriyeti, Kur’an-ı Kerimi hıfzederek, HÂFIZ olur, Kur’an bülbülü kesilir ve Kur’an dersi verirlerdi. Özellikle Ramazan aylarında başka illere giderek, zengin ailelerin evlerinde hatimler okuyarak geçimlerini sağlayan hafızlar vardı. Bu gibiler, kimselere yük olmak şöyle dursun, bu çalışma metotlarıyla Kur’an-ı Kerimin yayılmasına da büyük katkı sağlarlardı. (MELLE ŞIKRİ, MELLE FIĞRİ, MELLE ETHEM, MELLE LITFİ VE DİĞERLERİ.)
İki gözü de görmeyen engellilerimiz arasında Tellallık yapan (Ammo Musa), nohut pişirerek çarşı-pazar dolaşıp satan (Ammo Abdalla) vardı. Ammo Musa’nın Cuma günleri, Cuma namazı konusunda halkı uyarmak için yaptığı çağrısı meşhurdu. (YA ZEKİRİN IZKIRU ALLAH = EY ZİKİR EHLİ, ALLAH’I ZİKRE KOŞUN…) diye başlayan söylemi meşhurdu! Hele Ammo Abdalla’nın bardak usulü sattığı pişirilmiş nohudun tadı hala damağımdadır. (HIMMOS-IL ĞAVĞ, SEĞNİN U MEHRUSİN = ŞEFTALİ GİBİ NOHUT, HEM SICAK, HEM DE KIVAMINDA PİŞMİŞ) diye seslenerek başta helvacılar çarşısı olmak üzere, çarşıları adımlar, haşlanmış nohut satarak kendisinin ve ailesinin geçimini sağlardı.
Şehrimizde işitme engelliler de vardı. Onlara toplumun hitap şekliyle ve Siirt Arapçasıyla (LELO = DİLSİZ) derdik. Bu dilsizlerin hiç birinin el açıp dilendiğini görmedim. Siirt’in 50-60 yıl öncesinin en tanınmış çayhanelerinden biri (KAHVIT-IL LELO = DİLSİZİN KAHVESİ) olarak bilinen, bugünkü Cumhuriyet Caddesinin üzerindeydi. Siirt’in ekabirinin uğrak yeriydi.
Sabahın erken saatlerinde, yine Cumhuriyet Caddesi üzerinde köşe başında kış mevsiminin soğuklarına aldırmadan süt, simit satarak geçimini sağlayan dilsiz kardeşler hâlâ gözlerimin önündedir. Orada, ayaküstü süt içip, simit yediğimi dün gibi anımsıyorum. Kasaplığı, terziliği, ayakkabıcılığı meslek edinen dilsiz hemşerilerimiz vardı. En güzel, en sağlam ve fiyatı en uygun ayakkabıyı bu dilsiz hemşerimize sipariş edebilirdiniz.
Bedensel engelli AMMO ABDALLA adında bir hemşerimiz vardı. Fahr camiinin KULLATEYN HAVUZUNUN SORUMLUSUYDU. Havuzun dış avlusunda bir döşek üzerinde oturur, havuza girenlerin verdikleri ücreti toplar, yarısını kendisi alır, yarısını camiin ihtiyaçlarının giderilmesi için görevlilere verirdi.
Evet, bizim 50-60 yıl öncesi Siirt’imizde engellilerin ne el açtıklarını ne dilendiklerini görmedim. Hemen hepsi de aktif ve çalışkan insanlardı. Engellileri koruyup gözetlemek elbette toplumsal bir görevdir. Onları, pasifize etmeden ve rencide edecek davranışlar sergilemeden toplumun aktif bireyleri haline getirmek mümkündür. Aslında, engellilerin toplumdan istedikleri de budur. Bunu bilelim ve engellilere bu duygularla yaklaşalım…
Unutmayalım, engelli duruma düşmek riski her yaştaki ve her branştaki insanlar için bir soluk kadar yakındır.
TAŞLAMA
BU MİLLET SIKINTILI,
BU MİLLET ÇOK DERTLİDİR
İŞ YOK, AŞ YOK, EKMEK YOK
AFRİKA’DAN GERİDİR
MİLLETİ GERİYORLAR
SÖYLENTİLER MUHTELİF
TÜRKÜ AYNI TÜRKÜDÜR
NAKARATLAR MUHALİF
ORTADOĞU’DA YANAN
ATEŞİN FİTİLİNİ
ABD VE İSRAİL
YAKMIŞTIR DİNLE BENİ
ORTADOĞU’YA YENİ
ŞEKİL VERMEK İSTERLER
NASİBİNİ ALACAK
BUNDAN BÜTÜN ÜLKELER
HARİTALAR YAKINDA
DEĞİŞECEK BAKINIZ
DEMOKRASİ BİR ARAÇ,
BİR OYUN UYANINIZ