Geçenlerde Helvacılar Çarşısından (SOK-IL HELEVÇİYE) geçerken, geçmişlere dalarak gerçek bir nostalji yaşadım. Çarşının, 50-60 yıl öncesindeki durumunu anımsadım. 5-15 yaşları arasında bir çocukken bu çarşıdaydım. Çarşıda, karşılıklı üç dükkanımız vardı. Rahmetli Dedem Hacı Salih Çeto ile kardeşleri bu dükkanları birlikte işletirlerdi. Ben 5-6 yaşlarındayken Rahmetli dedem ölünce, işyerini ağabeyim devraldı. Ben de, ağabeyimin yanında dükkanda oturturdum. Ağabeyimin de yaşı küçüktü. Amma, ticarete kafası çalışıyordu. Helvacılar Çarşısında en çok iş yapan dükkan, bizim dükkandı. Hemen her gün tonlarla üzüm, pekmez, ceviz içi ve sair gıda maddelerinin alım, satımı gerçekleşirdi. Toptancılık işlerine Dükkân yetmediği için, evimizin alt katındaki odalarını da ambar olarak kullanırdık. Bu durum, Ağabeyimin askerlik görevini ifa için dükkânı devretmesine kadar devam etti.
50-60 yıl öncesinin Helvacılar Çarşısındaki bütün esnaflarını ismen tanırdım. Çoğunun çocuklarıyla arkadaştık. Dama oynadığımız olurdu. Dama oynarken, taş yerine kırmızı ve mavi üzüm kullanırdık. Helvacılar Çarşısı 50-60 yıl öncesine göre fiziksel anlamda pek değişmemiş. Dükkânlar, genelde aynı dükkânlar. Ancak, tanıdığım esnaflardan kalan hiç yok gibi. Çarşının esnafının yüzde 99’u değişmiş. çarşıda, eski esnaflardan kimse kalmamış.
Bu çarşıya, (HELVACILAR ÇARŞISI=SOK-IL HELEVÇİYE) denilmesinin sebebi, Şehrimizdeki Helvacı esnafının tümünün iş yerlerinin bu çarşıda olmasıydı. O zamanlar, Siirt’te HELVA ÜRETİMİ ÇOK ÖNEMLİYDİ. (VELEYET FOK=YUKARI İLLER) dedikleri Van’a, Erzurum’a, Ardahan’a ve daha birçok Şehirlerle, ilçelerine Siirt’ten teneke teneke helva gönderilirdi. Siirt’in ekonomisine önemli bir girdi sağlanırdı. O zamanlar yapılan PEKMEZ HELVASI (HELEVIT ID DIPS) gerçekten tadına doyum olmayan bir helvaydı. Bugünün en meşhur helva markaları bile, o helvanın tadına ulaşsınlar, imkânsız gibi.
Helvacı dükkânları, aynı zamanda lokanta görevi görürlerdi. Özellikle, günlük işleri için köylerden şehre gelenler, helvacıların dükkânlarına giderek öğle yemeklerini yerlerdi. Yemekleri, genelde ekmek ve helva olurdu. Bu arada otlu peynir ve sadeyağ yiyenler de bulunurdu. Bütün helvacıların dükkânlarında, ortaya konulmuş uzunca bir masa, iki yanında boydan boya konulmuş bankımsı oturaklar vardı.
Helvacılar Çarşısının hemen bitişiğinde YEMENİCİLER ÇARŞISI (SOK-IL SORKERRİN) bulunurdu. Renkli, sade yemeniler üreten bir hayli yemenici esnafı vardı. Onun bir altında DABAKLAR ÇARŞISI (SOK IL DEBBEĞİN) yer almaktaydı. BAKIRCILAR ÇARŞISI (SOK-IL SAFFERİN), DEMİRCİLER ÇARŞISI (SOK IL HADDEDİN), birer alt sokaktaydılar.
Yine Helvacılar Çarşısının bir sokak üstü BATTANİYECİLER (SOK IL BATTANÇİYE) ÇARŞISIYDI. O’nun bir üstünde KUYUMCULARIN (SOK IS SİYYEĞ) ve Onun da bir üstünde SOK IN NACCERİN (MARANGOZLAR ÇARŞISI vardı. Onun bir üst sokağı da SOK-IL KUNDARÇİYE (KUNDURACILAR ÇARŞISI) idi. Daha üst sokaklardaki iş yerleri YUKARI ÇARŞI (SOK IL FOKANİ) olarak tanımlanırdı. Bir de MEŞAYİHLER ÇARŞISI (SOK-IL MEŞEYEĞ) ve SOK-IŞ ŞEİL (ÇALI ÇIRPI ÇARŞISI) vardı. Çarşıya (SOK-IŞ ŞEİL) denilmesinin sebebi, bu çarşıda köylerden hayvanlar sırtında getirilen çalı çırpıların satılmasıydı. O yıllarda, Siirt’in yerli halkı tandır ekmeği yapardı. Çarşı ekmeğini almak ayıp gibiydi. Fırınlar, sadece yabancılar için ekmek üretirlerdi. Tandır ekmeğini pişirmek için de ÇALI-ÇIRPIYA ihtiyaç çoktu. Bu yüzden, yaz-kış hemen her gün köylerden çok sayıda merkeplere yüklenmiş çalı-çırpı getirilirdi. SOK-IL MEŞEYEĞ, Batı Mahallesinin girişinde, SOK-IL ŞEİL İSE bugünkü İnönü ilköğretim okulunun bulunduğu semtti.
Cumhuriyet Caddesinin, eski belediyeye doğru giden kesimi üzerinde Siirt’in meşhur terzileri sağlı sollu yer alırlardı. Ancak, bu Çarşının konulmuş, belli bir adı yoktu.
Evet, Helvacılar Çarşısından geçerken, eski Siirt Çarşıları bir zincir şeridi gibi aklımdan geçti. Sadece Helvacılar Çarşısının değil, bütün çarşıların esnafları 50-60 yıl önceki esnaflarının tümüne yakını değişmiş, göçmüşler.
Demek ki, bir yörenin nasıl değiştiğini görmek için YEDİ UYURLARDAN OLMAK GEREKMİYORMUŞ. 60 YAŞINI AŞAN HER İNSAN, BU SÜRE ZARFINDA HEP AYNI ORTAMDA YAŞAMIŞSA, DEĞİŞİMİ MUTLAKA GÖRÜR VE HİSSEDER. (VEME YAPKA İLLE VECHUHUL KERİM) SIRRINA ERER…
TAŞLAMA
NATO ZİRVESİ DEĞİL,
NATO ZIRVASI BU BAK
ORTADOĞU’DA KURAN
MÜSLÜMANLARA TUZAK
NATO’DA GEÇERSİZDİR
İNANIN NE SÖYLERSEK
KENDİ KENDİMİZE BİZ
SÜS VERİRİZ NE GEREK
ABD HAYDUDUNA
NASIL GÜVENECEĞİZ
NATO DENİLEN NERDE,
BİZ KİME GİDECEĞİZ
NE NATO NE BİRLEŞMİŞ
MİLLETLER GERÇEKÇİDİR
VE İSRAİL ASLINDA
A-BE-DE KÖPEĞİDİR
SİVİLLERE KATLİAM
UYGULUYOR AÇIKÇA
NATO’NUN BU İŞLERİ
HAİNCE VE ALÇAKÇA
SAVAŞ HUKUKUNU DA
ÇİĞNEMEKTE A-BE-DE
AMACI DEMOKRASİ
EĞER BAKARSAN SÖZDE
NATO KADDAFİ’Yİ DE
DEVİRİVERDİ İNAN
ANLAŞILAN ESED’TİR
ŞİMDİ SIRADA OLAN
MISIR’IN DİKTATÖRÜ
MÜBAREK’İN İPİ DE
ÇEKİLMİŞTİ ÖNCEDEN
NATO MARİFETİYLE
MISIR, TUNUS VE YEMEN
SONRA LİBYA HALLOLDU
SIRA SURİYE’DEDİR
BELLİ KAYNADI SUYU
ŞİMDİ SIRADA KİM VAR
BEKLEYELİM BAKALIM
BU GİDİŞLE BİZE DE
SIRA GELİR KORKARIM