İlimizin tanıtımına önemli katkı yapacağına inandığımız bir gelişmeyi dünkü yazımızda anlatmaya başlamıştık. Amerika Birleşik Devletlerinde yayın yapan ART News dergi ve sitesi dünya genelinde son on yılın en önemli kazıları konusunda bilim adamları arasında anket yapmış ve bu anketi yanıtlayanlardan biri olan New York Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lorenzo d’Alfonso’un ilimizde Başur Höyük’de Doç.Dr.Haluk Sağlamtimur tarafından yapılan kazıları en önemli kazı olarak gördüğünü anlatmış ve bu tür tanıtımların milyonlarca lira harcanarak yapılan, tabiri caizse davullu zurnalı, şatafatlı tanıtımlardan daha etkili ve daha kalıcı olduklarına değinmiştik.
Bugünkü yazımızda, 2000’li yılların başında başlayan ve günümüze kadar devam eden bu kazıları ve kazıların isimsiz kahramanı olan Doç.Dr.Haluk Sağlamtimur’dan bahsetmek ve Siirt olarak ona olan vefa borcumuzu ödeyip ödemediğimizi sorgulamak istiyorum.
Doç.Dr.Haluk Sağlamtimur’un yolu ilimizle 2002 yılında doktora konusuna bağlı olarak Van civarındaki birçok kazı ve özellikle Ayanis Kalesi kazılarında görev almış genç bir yardımcı doçent doktor iken kesişti. DSİ ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamındaki su toplama havzasında su altında kalacak olan kazılar projesinde çalışmak üzere bakanlık tarafından Siirt iline gönderildi. O dönemde Valiliği ziyaret ederek yapacağı kazı çalışmaları hakkında dönemin valisi Nuri Okutan’a bilgi verdi. Onunla tanışıklığımızda o dönemde başladı ve aramızdaki samimiyet onun Siirt’e karşı olan duygularına tanık oldukça her geçen yıl artarak devam etti.
Yakın zamanda sular altında kalan veya kalacak olan birçok yerleşim yerinde arkeoloji çalışmalar gerçekleştirdi. Bunlar Türbe Höyük, Motit Kalesi, Başur Höyük ve Çattepe Höyük’tür. Yıllar yılları kovaladı, her yaz mevsiminde Sağlamtimur öğrencileri ile birlikte soluğu Siirt’te aldı. Yazın kavurucu ve kızgın güneşinin altında toz toprak içerisinde kazı çalışmalarını sürdürdüler. Siirt’e geldiği ilk yıllarda deniz kenarlarında ya da büyük şehirlerde gezip tozulacak yaşlar olan 30’lu yaşlarını yaşamakta olan Sağlamtimur bunu yapmadı ve yaz mevsiminde kazı çalışmalarını bir gün bile olsa aksatmadı. Saatler boyu çektiği sıkıntıları anlattığı günler oldu. Dilim döndüğünce moralini düzeltmeye çalıştım. Gün oldu buradaki yetkililerce en doğal talepleri bile karşılanmadı, en basit tabiri ile kendisine ve öğrencilerine barınacakları ve çıkardıkları eserleri depolayıp üzerinde çalışacakları mekan verilmedi. Hatta kazı evi olarak 2 yıl Kızılay ailesinin atıl durumdaki yem fabrikalarının depolarını kullandılar. Yılmadı, uğraştı didindi. Sanki özel işiyle uğraşıyormuş gibi kapı dolaşarak derdini anlattı. Bu kazıların ilimize yapacağı katkıyı anlattı. Kendilerine başlarını sokacakları yurtlar buldu. Gün oldu yine kapılar yüzüne kapandı, bu kez evler kiraladı. Yine bu memlekete küsmedi.
Bu konuyu yarınki yazımızda sürdüreceğiz.
YORUMLAR