– Aynen, merhum Aşık Veysel’in dediği gibi; Yolcu misali; Dünya girip çıkacağımız bir han. Tıpkı bizden önce gelip geçen, nesillere olduğu gibi. Türküsünde, sazının eşliğinde “iki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece” demişti, bunu ona gönlü dedirtmişti ve dediği gibi geldi ve gitti. Herkes misafir edildiği dünyada sırasını bekliyor, muayyen zaman dolunca o da gidecek, ondan önceki herkes gibi.
-Konakladığız dünya, elimizdekilerle ve elde edemediklerimizle sınandığımız büyük bir imtihan yeri, aslında. Yani biz ne sıradan bir yolcuyuz ne de alelade misafir. İnananlar için, çetin bir hesap günü var, inanmayanlar için ise berbat mı berbat bir diriliş ki, ayette buyrulduğu gibi, keşke toprak olsaydık diyecek, akıbetlerini görünce, inançsızlar.
-En üstün mahlûkat olarak yaratılmış insan, kendisine bahşedilen nimetlerin kimin tarafından bahşedildiğinin bilincinde olup ve de kendisine yüklenilen misyonun sorumluluğunu gereğince yerine getirmekle mükelleftir. Ve herkesin imtihanı, gücü ve imkanları nispetindedir. Hâşâ; Allah kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez. Ancak insan, o kendisine atfedilen gücün sınırlarını kestirmediği için, direnç eksikliği gösterir. Burada test edilen sabır, dirayet ve metanettir. Azim, kararlılık ve sebattır. Zira gerçek inançta, gevşekliğe ve rehavete yer yoktur.
-Bir zerreye varıncaya kadar, büyük küçük her şeyin hesabı sorulacaktır, kıyamet sonrasındaki hesap zamanında. Parmak izi misali derisi, kamera ve ses kaydı misali kulakları ve gözleri her şeyini ifşa edecektir. Bizi sürekli gözleyen ve her şeyimizi kaydeden görevlilerin derlediklerinden oluşan ve ik’ra kitabek diye önümüze konulduğunda hesabımız. Teraziye çekildiğimizde, günahları ağır basanın vay haline. Çünkü varacağı yer korkunç azap yeri olan cehennemdir. Sevap ve haseneleri fazla olanlar ise ebediyen yaşayacakları cennetle ödüllendirilecektir. Geçici bir dünya sonrasında, hangisini tercih eder, aklıselim insanlar.
-Dünya geçici bir konak, bir oyun yeri, mal ve evlatlarla saymaca yarışı ve tefağur yeridir. Heva ve heveslerini uğruna geçici bir dünyayı, kalıcı bir cennete değişip, cehennem ateşinde yanacakların vay haline.