-Kapital Çarkçıbaşları, Endüstri ve Hizmet sektörüne, önce ucuz iş gücü olsun diye; kırsaldaki dinamik nüfusu, kent çevrelerine çektiler. Kentlerde ve bilhassa büyük kentlerde varoşlar ve gecekondu muhitleri oluştu. Sonra; bu garibanların, kafasını sokabilecekleri yer arayışından istifade ederek. Bunların ellerindeki 3 kuruşu da almak çabasıyla, ucuz ve emniyetsiz konutlara bunları mahkûm ettiler. Depremde hallaç pamuğu gibi yıkılan binaların çoğu, bu; düşük evsaftaki, ucuz yollu üretilmiş binalar.
-Velev ki, uzun yıllar deprem olmasa bile; bu kenar semtlere kurulmuş binalara ulaşan alt yapı hizmetleri o kadar kötü ve yetersiz kaldı ki yolları çamur içinde, eğitim ve sağlık birimleri genellikle yetersiz, ulaşım ağır aksak.
-Genellikle seçimden seçime hatırlanır, bu kalabalık semt ve mahallelerin insanları. Oy hatırına alınan dönemsel hizmet ve yatırımlarla sınırlıdır buralara gösterilen duyarlılık.
-Genellikle; şehirlerin giriş ve çıkışlarında mantar gibi yayılan bu varoş mahalleler ve semtler, şehir girişi tabelalarındaki; Şehrimize Hoş Geldiniz ve Güle Güle, Yine Bekleriz tarzı sloganların gölgesinde dramatik bir biçimde serilmişlerdir, kötü bir sergi misali.