-Aslında, çok eskiden beri çeşitli konularda ve en çok da uzmanlık alanıma giren konularda çeşitli taslak ve karalamalar yapıp, bunları millet sıkmayacak bir şekilde, sosyal sorumluluk bilinci dairesinde, başta facebook olmak üzere, çeşitli platform ve sohbetlerde paylaşmıyor değildim. Lakin bunların hepsi, amatör bir seviyede oluyor, çok dar bir çerçevede kalıyor ve de çok dar bir çevreye yayılabiliyordu.
Oysa şu bir gerçek ki; Herkes, Allah’ın ona atfedip, lütfettiği zeka bilgi zenginliği ve ilimden başkalarını faydalandırmakla mesuldür. Bunun bilincinde olmam hesabıyla, bilgi ve birikimlerimin bende kalması, beni ziyadesiyle rahatsız ediyordu. Bir öğretmen olmam hesabıyla, her ne kadar mesleki yükümlülüğüm gereği 38 yılı aşkın bir süre zarfında okuttuğum on bini aşkın öğrenciye bilgi ve birikimleri aktarma fırsatı buldumsa da, bu işimin doğasının bir gereğiydi diye düşünüyorum. Zamanında, icra etmeye fırsat verilmediği için, birçok bilginin ben de kalmasına sebep olan Jeomorfolog (yer şekil bilimcisi) mesleğim ve yönüm, bu konudaki birçok teknik bilgimi sadece bende bıraktı. Her ne kadar depremsellik ve fay hatları ile ilgili birikimlerimi ve faydalı olacağını düşündüğüm bilgileri sosyal medyada paylaştımsa da, burada bir takipçi sorunu olduğundan yeterince yayılamadı. Ayrıca, bir Sosyal Bilimci olarak bakış açılarımın, projeksiyon ve analizlerimin bende kalması, kasada kilitlenip hapsedilmiş para misali, hep beni rahatsız etti. Mesela, yıllarca terör belasına maruz kalmış bir bölgede, toplumu zehirleyen bu konuyla ilgili bilimsel teknikler içeren, sosyolojik ve coğrafi kapsamlı saha çalışmalarının yapılmamasının ve bu konuda bir dahlimin olamamasının üzüntüsünü hep çektim. Hatta yıllar önce BİMER’e konuyla ilgili çalışmaların yapılmasının gerekliliğini ve şayet böyle bir çalışma yapılırsa, bir bilirkişi olarak, karşılıksız bir biçimde gönüllü olarak yardımcı olabileceğimi yazdım. Bana gelen cevap gayet komikti. İçişleri Bakanlığında boş kadro olmadığından sizi ihdas edemeyiz diye. Oysa ben kadro falan istemiyordum. Bir Sosyal Bilimci olarak, devletime yardımcı olmak istediğimi açıkça belirtmiştim.
-Ülkenin Şırnak-Eruh mıntıkasıyla, Sason ve Diyarbakır Hazro’daki zengin petrol rezervlerinin bilgisine sahiptim ve sahaların keşfedilmeyip, terör dönemi sonrası dâhil olmak üzere, öylece yıllarca atıl bekletilmesi, beni ülkem adına üzüyordu. Bu ve benzeri konularda belirli bir okuyucu kitlesine ulaşıp, kamuoyunu bilgilendirmek, fark edilmemiş veya anlaşılmamış örtülü konularda bilgilerimi ortaya koyup, fikir beyan etme fırsatını değerlendirmek, beni hassaten duygulandırıyor. Allah’a şükürler olsun ki, delalete düşüp, şahsi menfaat kovalayan fırsatçılardan değil, Devletine, milletine ve tüm insanlığa faydalı olmanın fırsatını kollayanlardan oldum hep. Bunu açık açık söylemekten de kaçınacak değilim. Sonuçta hepimiz ahrete intikal edeceğiz ve Allah’u Teâlâ’nın rızası dairesinde yaptığımız salih ameller sayesinde kurtuluşa erebileceğiz, nasipse.
Allah, her aklı baliğ olanı, ona bahşettiği akıl ve imkânlarla orantılı bir biçimde doğru ve faydalı ameller yapmakla sorumlu tutmuştur ve herkesin sorgusu, imkan ve kapasitesi ölçeğinde olacaktır. Bir başka yazıda görüşmek üzere; selam ve dua ile kalın sağlıcakla…