Eskiden örf ve adetlerle beslenen geleneklerimiz ve devlet otoritesinin ortaya koyduğu militaner bir disiplin içinde olan toplum, çokça kuralcı ve şabloncuydu. Şimdilerde ise; o eski yapıya nispet edercesine, alabildiğine başıboş kalmış bir toplum var. Bu durumu; yularından kurtulmuş koyunlarla kuzuların, arazide hoplayıp zıplayarak ortaya koydukları sevinç ve coşkuya benzetebiliriz. Ya da; ağasından kurtulan marabaların ne yapacağını bilmeden öylece afallaması gibi, ya da; sudan çıkmış balığın çırpınıp durmasına benzetebiliriz.
-Oysa toplumsal hayat; ölçülü ve dengeli olmayı gerektirir. -Eski katı ve toptan yasaklayıcı toplumsal kurallar; nasıl eleştirilmesi gereken büyük bir yanlışlık içeriyordu ise, bugünkü gibi alabildiğince başıboşluk ve keşmekeşlik de bir o kadar eleştirilmesi ve düzeltilmesi gereken büyük bir yanlıştır.
-Düzen ve nizamın sağlanması ve sürdürülebilir bir toplumsal yaşam zeminini tutturmak, ancak ve ancak akılcı toplumsal kurallarla mümkündür. Aksi takdirde kargaşa ortamlarından doğacak birçok rahatsızlık ve anlaşmazlık ve gerilimler insanların huzurunu altüst etmeye devam edecektir.