-Eskiden birkaç tefeciden münferit olan, çalışmadan başkalarının sırtından geçinmeyi adet edinen sınırlı sayıda insan varken ve de bu parmakla sayılacak kadar az olan tefecilerin kahir ekseriyetini solomon diye nitelendirilen Yahudi kökenliler oluştururken, bugün neredeyse emek verip üreterek çalışanların sayısına yakın, rantiyeci ve çalışıp yorulmadan kolay yollardan para kazanmayı yeğleyen tembel ruhlu insanlar sardı toplumu. -Oysa gelişmekte olan ülkelerin, gelişimlerini tamamlamalarının yolu; genç ve dinamik nüfus yapılarını üretime yönlendiren şantiyeci bir anlayışla mümkündür.
Çin bunu öyle gerçekleştirdi. Çin; üreterek dünya sahnesinin başaktörlerinden olmayı başardı. Nüfusu yaşlanmadan önceki Japonya’nın, durumu da böyleydi.
-Eşsiz bir konumla, genç ve aktif bir nüfus sahip olan Türkiye de; gerçek anlamda gelişimini tamamlayıp, dünyanın gelişen ülkelerinden biri olmak istiyorsa, öncelikle; elindeki genç orduya iş sahaları oluşturup, istihdamı arttırmalıdır. – O taktirde; üreten Türkiye’nin çevresindeki petrol zengini Ortadoğu, Sanayi ve sömürge zengini olup, nüfusu yaşlandığı için artık eskisi gibi üretemeyip, tüketici durumuna düşen Avrupa ile petrol, doğalgaz ve daha birçok doğal kaynak zengini olan Rusya pazarlarına sahip olan Türkiye, dış ticaretinde rekor üzerine rekor kırarak zenginleşip, hak ettiği maddi refaha kavuşacaktır.