-Eskiden; Siirt Arapçasında, çocuklara sözüm ona onları işte sevme adına ya da öyle onlara samimi ifadeler olsun diye bir takım deyimler kullanılıyordu. Hatta tatlı ses tonlarının altına gizlenmiş ağır sayılabilecek beddualar, farkında olmadan, çocuklara işte ne kadar sevimli der gibi bir ifadeyle kullanılıyordu.
-Mesela bunlardan birkaç tanesini belirtecek olursak; “Ara efe ticilok,” yani, Allah sana afet versin. “Ara toppe”; yani, Allah sana bir top mermisi değdirsin. “Ara farfit”, yani, parçalanasın. Bunlar iyi ifadeler değil, ama öyle bir sevimli bir şekilde söyleniyordu ki, sanki çocukları hani sevme adına söylenmiş, Ne kadar sevimli çocuk der gibi.
-Tabi bunlar doğru ifadeler değildi. Fakat o dönem insanlarının cehaleti ve bu garabetin farkında olmamaları, bir nevi ağız alışkanlığı ile böyle bir durum ortaya çıkıyordu. İşin ilginç tarafı, ne söylenen çocuk bu ifadenin ne kadar ağır olduğunu, ne de onun anne babası, ailesi bu çocuklara böyle seslendiklerinde ya da başkası, diyelim büyük olarak çocuklara sözüm ona onları sevme adına böyle bir seslenirken, bu garabeti farkında bile değillerdi. Bu da; onların ne kadar saf, yani saflık şu anlamda safiyane olduklarını göstermesi açısından hafızalarımızda yer eden önemli bir tespittir diye düşünüyorum.
-Bunun dışında yine çocuklara lakaplar takılıyordu. Hadi, çocuklara işte onların isimlerini kırma adına, aslında alay içeren bir takım ifadelerle kullanılan deyimleri nispeten kabullensek de en nihayetinde çocuk bunu algılayacak seviyede değil. Ama sadece çocuklara değil, ailelere lakaplar takılırken de gayet kötü yakıştırmalar yapılıyordu. Yani, güzel kelimeler güzel yakıştırmalar varken, ailenin ayıbını gösterecek ya da o aile büyüğünün yaptığı bir yanlışın üzerine veya onun bir kusurunu özellikle ortaya çıkaracak lakaplar takılıyordu. Şimdi öncelikle çocuklara ne gibi lakaplar takıldığını söyleyelim.
-Mesela bebek anlamına gelen bebe ve bebuş isimleri çokça kullanılıyordu. Mesela bana çocukken ve bebuş diyorlardı. Onu hatırlıyorum, ya da bunun ya da cano gibi, ya da berğo. Bunlar, tabii yine güzel ifadeler. Ama onun dışında kar’o, gel’o, arc’o, angelo, da’belo gibi, ya anlamı olmayan ya da işte kötü anlamlara gelen kelimeleri kullanıyorlardı.
-Çocuklara bu kadarcık da kalıyordu ama sülalelerin lakaplar halindeki ifadelerin çoğu hiç de güzel değildi. Mesela bizim çevrede komşularan Nasri Parpot, Pis Ahmedo gibi böyle alay içeren lakaplar. Şu anda hatırlayabildiğim kadarıyla birçok lakap daha yazabilirim ama daha fazlasını umarım siz de hatırlarsınız, eskiden bu yana Siirt’te oturanlar bunların çoğunu bilir. Böylesi alay içeren lakaplarla koca bir aileyi, hatta daha sonra sülaleye dönüşecek geniş bir kitleyi, o isimlerle hitap ederken aslında bir nevi alay konusu haline getirmeye çalıştıklarının, öncesini de böyle bir şey yaptıklarının devamı şeklinde hiç de hoş olmuyordu.
-Tabi soyadı kanunu çıkmadan önce aileleri ya da insanları sadece isimde onları tanıtmak mümkün olmadığı için, bir takım sıfatlar yakıştırmak gerekiyordu. Ancak bu yakıştırma ve sıfatlar daha güzel kelimelerle ifade edilseydi, çok daha iyi olurdu.
-Dediğim gibi, o zaman ki insanların birazcık cehaleti, biraz da işte karşı tarafı bu cehaletle tetiklemesiyle küçük görmeye çalışmaları, böyle bir durum doğurmuş olabilir. Oysa, alay etmek iyi bir şey olmadığı için, dinimizce men edilmiş. İnsanları küçük görmek iyi olmadığı için, dinimizde caiz olmayan bir şeyi, üstelik mütedeyyin Siirt’te o kadar ziyaretin, alimin, hocanın ve şeyhin bulunduğu bir yerde, din adına medreselerin, dergahların, tarikatların hem de birinci derecede neredeyse Siirt’te olduğu halde, buna hayret ediyorum. Çünkü; oradaki din adamları, ayetlerle, hadislerle insanlara bu durumun iyi olmadığını ve böyle davranmamaları gerektiğini açıklamaları gerekirdi. Bunu maalesef ve maalesef büyük bir eksiklik olarak görüyorum ve belirtmek istiyorum. Şimdilerde, insanların artık öyle derdi kalmadı gibi. Çünkü soyadı kanunu var. Tabii soyadına da bazen hoş olmayan, hatta isimlerde bile güzel olmayan ibare ve ifadeler kullanılabiliyor. Bu, doğru bir şey değil.
-İnsan ismi ile müsemmadır. Soy ismiyle de, İşte bütün asaleti, kökeni, cibilliyetine seslenildiği için, kesinlikle doğru ve güzel isimler seçilmelidir.