-Türkiye Ortadoğu ve Avrupa’ya göre; nispeten dağlık ve yüksek bir ülkedir. 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olan Türkiye’de; yükseklik ve eğimden dolayı, hem çok sayıda akarsu oluşmuştur, hem de; bu akarsularımızın akış hızları yüksek olduğundan, akımları güçlüdür. Aynı zamanda; bilhassa dağlarımızda kar başta olmak üzere, gerçekleşen etkili yağışlardan dolayı; akarsularımız, iyi beslenerek; genelde çok su akıtmaktadırlar. Nitekim yüksek ve dağlık bölgemiz Doğu Anadolu’dan beslenen Fırat ve Dicle akımı en fazla olan akarsularımızdır.
-Karadeniz kesimlerinin her mevsim yağış alması bu deniz çevresinde akan suların yıl boyunca kuvvetli bir akıma sahip olmalarını sağlamaktadır. Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya ve Çoruh buradaki önemli akarsularımızdır.
-Ülkemizin güneyini boydan boya kat eden Toros Dağlarımız da Seyhan, Ceyhan, Göksu ve Manavgat gibi akımı bol akarsularla, zenginliğimize zenginlik katmaktadır.
-Ege’nin dağlarından beslenen Gediz ve Büyük Menderes ile Balkanlardan beslenerek, sınırımızdan Egeye dökülen Meriç de; önemli bir akarsularımızdandırlar.
-Öte yandan, yurtdışından gelip Hataya ulaşan Asi nehri de gayet önemlidir. Marmara’da Uludağ’dan beslenen Susurluk nehri, o bölgedeki yegâne akarsudur.
-Görüldüğü gibi; sadece büyük birkaç akarsudan bahsedelim derken, uzun bir metin oluştu. Doğu Anadolu’dan beslenip, Ermenistan İran sınırımız boyunca akan Aras ve Dicle’nin en önemli kolu olan Botan ve daha birçok akarsuyu dahil edersek, bu liste uzayıp gider.
-Bu kadar zengin bir akarsu ağına sahip olmak, Türkiye’ye neler kazandırıyor. Bir de ona bakalım. -Birincisi; enerjisi ve akımı yüksek olan ve derin vadilerde akan bu akarsular üzerinde kurduğumuz barajlar ve hidroelektrik santralleri sayesinde çok önemli miktarda elektrik üretiyoruz. Daha önce; Fırat üzerinde kurulmuş Keban, Karakaya ve Atatürk barajları. Kızılırmak üzerinde Hirfanlı, Gediz üzerinde Demirköprü ve daha birçok büyük barajla birlikte son yıllarda Siirt’te devreye giren, dünyanın en uzun gövde yapısına sahip Ilısu Barajıyla, Botan üzerinde Çetiner, Alkumru vs. gibi bir dizi şeklinde inşa edilen barajlar. Öte yandan Botan gibi, yine dünyanın en hızlı akan akarsularından biri olan Çoruh nehri üzerinde inşa edilen Borçka, Deriner ve Avrupa’nın en yüksek barajı olan Yusufeli barajları gibi daha yüzlerce barajlardan çok önemli miktarlarda elektrik üretimi yapılmaktadır.
-Bir yandan artan nüfusumuza paralel gerçekleşen tüketim artışı, öte yandan hızlı sanayileşme ve kentleşme nedeniyle; ülkemizde daha çok enerji üretmenin, ne denli önemli olduğu apaçık ortadadır.
-Sahip olduğu çok sayıdaki ova ve platolar sayesinde, Türkiye önemli bir tarım ülkesidir. Bilhassa; Harran Ovası gibi zengin topraklara sahip Şanlıurfa ve çevresi başta olmak üzere, Güneydoğu da yaşanan bölgesel kuraklık, yine Türkiye’nin en büyük ovası Konya ovasıyla Orta Anadolu’da görülen yağış azlığı, tarımdaki üretimimizi ve verimi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu olumsuzluğu; Atatürk Baraj gölü gibi devasa baraj gölü gibi sulama rezervleri ile birlikte bölgemizdeki Batman ve Silvan sulama barajları ve daha küçük ölçeklerde inşa edilen yüzlerce gölet sayesinde aşmaya çalışıyoruz.
-Nitekim ben de Jeomorfolog olarak, 1984 yılında Toprak Su kurumunda 4-5 aylık kısa bir çalışma zarfında 12 göletin etüt ve projesini oluşturmuştum. O yıllarda; Batman, Siirt iline bağlı idi ve göletler toprak zenginliği fazla olan Beşiri, Kozluk gibi yerlerde yoğunlaşıyorlardı.
-Kısacası; sulama imkânları oluşturduğu için; sahip olduğumuz zengin akarsu şebekesi, hidroelektrik üretiminde olduğu kadar, ülkemiz tarımı açısından da büyük önem taşımaktadır.