Siirtliler, kendimizi üstün zekâlı kabul ederiz. Öyle ki, şeytana bile pabucunu ters giydirebileceği inancındayız. Siirtliler, gerçekten de zekidirler, dersek, kendimizi övmüş ve abartmış olmayız. Siirt’ten nakli mekân eden ve büyük şehirlere yerleşen hemşerilerimize bir bakın, ticaret hayatında en ileri düzeye yükselebilmek basiretini hep göstermişlerdir.
Siirtlilerin üstün zekâlarını kanıtlamak açısından uydurulmuş bir de anekdotumuz vardır. Bu hayâli anekdot da, Siirtlinin, Şeytanı bile dövdüğü dillendirilir. Siirtlilerin Şeytana bile pabucunu ters giydirebileceklerinin kanıtı olan bu anekdotu anımsatarak, koronavirüs pandemisinden mustarip olan ve gülmeyi unutmuş bulunan okuyucularımızı gülümsetelim istedik. Anekdot şu:
Siirtli ile Şeytan bir gün karşılaşırlar. Siirtli, Şeytan’ı düelloya davet eder. Ancak, düello iki defa olacak Birinci düellonun rövanşı da yapılacak. Düello alanları ve silâhlar Siirtli tarafından tespit edilecek. Aynı silahlar kullanılacak.
Şeytanlığına güvenen İblis, Siirtlinin düello teklifini kabul etmiş. Siirtli, düello alanı olarak önce daracık bir odayı seçmiş, Şeytanı o daracık odaya sokarak, eline sırık gibi uzun bir sopa vermiş. Kendisi de, ucuna çivi çaktığı kısa bir sopayı eline almış:
-Haydi, ilk dövüş yerimiz ve silâhlarımız bunlardır! demiş.
Daracık odada yapılan ilk düelloda Siirtli, Şeytan’ı ucu çivili küçük sopa ile bir hayli dövmüş. Şeytan ise elindeki sırık gibi sopayla Siirtliyi dövmek istese de, sırığı, daracık odada tepretememiş bile…
Siirtlinin rövanş için seçtiği alan ise geniş bir meydanlıktır. Bu defa da kısa sopayı Şeytan’a vermiş, sırığı da kendi eline almış. Elindeki uzun sopayla, Şeytan’ı kendisine yaklaştırmadan pestilini çıkarıncaya kadar dövmüş…
Evet, Siirtlilerin zekâlarını vurgulamak açısından uydurulmuş bile olsa, Siirtlilerin zeki oldukları konusunda gerçek payı vardır diyor ve hemşerilerimizin zekâlarına güveniyoruz…