Ülkemizde halkın refah ve huzuru kucaklayabilmesi; çok üreterek fazlasını pazarlamaya ve elde edilecek gelirin adil ölçülerde paylaşılmasına bağlı… Yıllardır seçim meydanlarında halkımıza vadedilenlerin sadece yüzde 10’u gerçekleştirilmiş olsaydı dünyanın en güçlü ülkelerinden biri, dolayısıyla küresel bazda daha çok söz sahibi olan ülkeler arasında yer alırdık ama ülkemiz yönetimleri, sayelerinde yüce makamlara ulaşma sonrası vaatlerini unutarak bir dahaki seçimde tatlı koltuklardan olmamanın hesabını, millet ve memleket menfaatlerinin üstünde tuttular hep…
Hür iradenin en iyi şekilde tecelli etmesi için Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında değişikler yapılması gerektiği noktası üzerinde durulmamasının en önemli nedeni budur kanımca… Tüm siyasi partilerimizde aday belirlemelerini ağırlıklı olarak genel başkanlar ve etraflarındaki bir avuç partili yaptığından vekilliğe talip olanlar, onlara şirin görünmeyi seçmenlerden daha çok önemsemekteler haliyle… “Aday adaylıktan adaylığa terfi ettikten sonra seçmenlere de her seçimde olduğu gibi vaatlerde bulunduk mu hedefi 12’den vurmada zorlanmayız…” diye taşınan düşünce devam ediyor halen… Nasıl olsa önüne konan listelerden birini tercih ediyor seçmen… Şayet Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları çoğulcu demokrasinin öngördüğü mevzuatlarla bezendirilseydi, liderler hegemonyası yaşanmayacak ve “Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır..” diyebilenler, daha şanslı olacaklardı parlamento çatısı altına girmeye muhakkak… Fırsat buldukça; Futbol kulüplerinin başkanlarını (süper ligdekiler) 10 bin ve bazılarında bu rakamın çok üstünde üye seçerken, ülke yönetimine talip olan siyasi partilerin genel başkanlarını 1200-1500 delegenin seçmekte olmalarının gerçek demokrasiyle örtüşmediğini ve bunun “Az olsun, bizim olsun”dan kaynaklanan bir zihniyetin sonucu olduğunu vurguladım yazılarımda ve hepsinin bundan hoşnutluk duyduğu anlaşılmakta… Ekonomiyi düze çıkarmak için evvel emirde her alandaki savurganlıklara son verilmesinin kaçınılmazlık arz ettiğini, esnaflarımızdaki sıkıntıdan söz edildiği şu sıralarda belirtmek isterim bir kez daha… Ekonomik alanda birçok esnafımızın yaşadığı kesatlığın pandemi sürecinde büyüdüğü bir gerçektir ve kendilerine destek sağlanması gerektiğine yönelik dile getirilen görüşlere katıldığımı ifade ederken, ikide bir aynı sıkıntıların yaşanmaması için gerçekçi ve kalıcı tedbirler alınmasının daha çok önem taşıdığını vurgulamak isterim ayrıca… Bugünkü yazımın ilk paragrafında belirttiğim gibi; Daha çok üretmek ve üretilenin fazlasını ihraç etmek, milli gelir dağılımında adil bir paylaşım sağlamak… Bunları gerçekleştirmede çok daha fazla bir zamana ihtiyaç duymak mecburiyetinde kalınmaması için kararlı adımlar bir an önce atılmalı.. Aksi halde sadece esnaflar değil, halkımızın çok geniş bir kesiminde sıkıntı, bugünleri aratacaktır maalesef… Bilinmeli ki; seçmen de, eski seçmen değil… Ayakta durma şanslarını yitiren esnafımızı rahatlatacak maddi imkanların sağlanmasını temenni ediyorum bu düşünceler içinde…