Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf Salih ARITÜRK
Yusuf Salih ARITÜRK

SIRLARIN TİCARİ OLANI!

Bazı bakanların deyişiyle küçük tasarruf sahiplerinin çarpıldığı ve doların 7 TL’den 18 TL’ye yükseldiği hafta içinde kimlerin ve hangi şirketlerin hangi fiyattan, ne kadar döviz alıp hangi fiyattan ne kadar döviz sattıkları açıklanabilir mi?
Muhalefet partileri bunun çok üzerinde duruyorlar ama bu açıklamanın yapılmasının mümkün olmadığını da herkes biliyor..Bunun ticari bir sır olduğunu söyleyecekler ve açıklamayacaklar.
Bir başka merak edilen konuda, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında kimlerin ve hangi şirketlerin hangi siyasi parti ve bu partinin adayına ne kadar bağış yaptığı açıklanabilir mi?
Bu da ticari sır denilerek açıklanamaz.. Açıklayamazlar.
Ticari sır kavramına sığınarak bu iki konuda bir açıklama yapılmazsa biz bu ülkenin insanları olarak daha çok konuşuruz.
Çünkü bu iki işlemin birbiriyle yakın ilişkisi olduğu düşünülüyor.. Bu konuyu en çok konuşanlar kendisine şu soruyu sormalı, Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında herhangi bir siyasi partiye parasal destekte bulundum mu?
Belli ki bulunmadınız, bulunmadık, öyleyse sana bana ne oluyor?
Ne yani, sen mi ben mi düşük kurdan döviz alıp yüksek kurdan satacaktık?
Böyle bir dünya yok.
Hiç merak etmez misiniz, bu seçim kampanyaları hangi paralarla yapılıyor?
Devletin hazineden verdiği parasal destekle mi yapılıyor bu kampanyalar?
Evet ama yetmez.. Devletin verdiği hazine yardımı o kampanyaların çayına kahvesine, kâğıdına kalemine yetmez..  Partiye kayıtlı üyelerin aidatlarıyla mı bu kadar harcama yapılır?
Bizim seçmenimiz partiden bir şeyler koparmanın peşinde, kim verecek aidatı?
Öyleyse insan merak etmez mi, bu değirmenin suyu nereden geliyor diye.
Bilinen o ki bazı kişilerin ve şirketlerin bu kampanyalara yüklü bağışlarda bulunduğu ve kesenin ağzını sonuna kadar açtıklarıdır.
Onun için bu kişi ve kuruluşların açıklanması şeffaflık gereğidir.. Ama bu bağışlar ticari sırdır denilerek açıklanmaz..Paramın kâhyası mısın, istediğim yere bağışlarım derler adama.
Kimsenin keyfinin kâhyası falan değiliz de bu cömertliğin nedeni nedir? Rivayet odur ki, bu bağışlar yol, su ve elektrik olarak bağışçısına geri dönmektedir.
Bu dönüşün çeşitli yol ve yöntemleri varmış.. Yoksa hiçbir yatırımcı misliyle kâr etmeyeceği sektöre yatırım yapmazmış.. Ticaretin böyle bir kuralı varmış.. Yatırım yaptığınız adayın kaybetmesi sizin de kaybetmeniz demekmiş ama ticaretin de bir riski vardır.
Aslında bunları bir açıklasalar her şey ne kadar da kolay olacak.. Açıklanmadığı sürece bu kuşkuları ortadan kalkmaz.. Aldığınız her ihaleye böyle kuşkuyla bakarlar.. Aldığınız ve sattığınız dövizi sorgulamak isterler.
Derler ki; cumhurbaşkanlığı seçiminde yüklü bağışta bulunanlara sistem borcunu bu şekilde ödüyor.. Ucuz döviz aldırıp yüksek kurdan sattırıyor.. Hazinenin ve devletin zarara uğratılması adına bu ilişkiler böyle sürüyor.
Bu karmaşık siyaset ve ticaret ilişkisini ancak şeffaflıkla netliğe kavuşturabilirsiniz.. Siyasi partilere ve seçim kampanyalarına bağışta bulunmak yasal anlamda suç olmamakla birlikte, toplumsal anlamda bu tür soruları akla getiriyor.. Yönetimler de bu açıklamaları yapmak yerine ticari sır söylemiyle istenilen şeffaflığı sağlamıyor.
Bütün bu büyük yatırımların yapıldığı büyük masada küçük yatırımcılara da çarpılmak düşüyor.. Dövizi yatırım aracı durumuna getiren onlarmış gibi üstüne bir de azar işitiyorlar.
Devlet küçük tasarruf sahiplerini korumak yerine, kim dedi size döviz alın diye işi basite indirgemeyi tercih ediyor.. Çünkü biliyor ki bu insanlardan bağış gelmeyecek.. Bağışçıyı korumanın peşinde olacak ve onlardan biri ben zengini severim demişti.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER