24-30 Mayıs (Sokak Çocuklarına Şefkat Haftası) olarak etkinliklerin düzenlendiği günlerdir. Bu hafta ile ilgili olarak düzenlenen etkinliklerin başını Çocuk Esirgeme Kurumu çeker. Bu kurum Türkiye’de yoksul ve korunmaya muhtaç çocuklara ve ailelere bakım, eğitim, sağlık, kültür hizmetlerini sistemli bir biçimde sunmak için oluşturulmuştur. Kurumun girişimleri ile her yıl Sokak Çocuklarına Şefkat Haftası çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. İlk defa 1997’de kutlanmaya başlanan Sokak Çocuklarına Şefkat Haftası her yılın 24 Mayıs–30 Mayıs Tarihlerini içine alan günlerde tüm yurtta kutlanmaktadır.
Her türlü kötülüğün pençesine yakalanabilecek savunmasızlıkta olan, elinde kitap olması gerekirken sigara veya uyuşturucu olan, gece sıcacık yatağında uyuması gerekirken kaldırım kenarlarında, köprü altlarında uyuyan, aile olmanın huzuruyla hazırlanmış yemeğini yemesi gerekirken çöp yuvalarında ekmek arayan, anne-baba şefkati görmesi gerekirken istismar edilen bu çocuklar bizim çocuklarımızdır.
Elbette, onların kaderi bu olmamalı, her birimiz toplumun birer bireyi olarak bu konuda sorumluluk hissetmeliyiz. Onlara şefkatle yaklaşmalı ve topluma faydalı birer birey olarak kazandırmak için elimizden geleni yapmalıyız.
En önemlisi onları sahiplenmeli, önemsemeli, hoşgörüyle yaklaşmalıyız. Onların bu ortamdan uzaklaştırılabilmesi adına bakımevleri oluşturulup çeşitli dallarda eğitim verilebilir. Bizler toplumun bireyleri olarak onları dışlamadan kazanmaya çalışmalıyız.
Evet, bu çocuklar bizim çocuklarımız. Onları kötü yollardan çekip kurtarırsak, kazanan biz oluruz, memleketimiz olur, ülkemiz olur. Bunlara el uzatılırsa, aralarında topluma yararlı işler üretecek, hatta deha seviyesinde çocukların bulunduğu ortaya çıkacaktır.
Genelde yetimlerden ve öksüzlerden oluşmakla birlikte, aileleri tarafından önemsenmedikleri için kendilerini bataklığın içinde görmüş olanları da vardır. Bu çocukları sokaklardan kurtarmak, eğitimlerini sağlamak başta Devletin görevi olmak yanında toplum olarak hepimizin de görevidir.
Sözün özü sokak çocuklarına acımak değil, ellerinden tutup eğitmek ve topluma kazandırmak gerekir. O zaman da kazanan toplumun kendisi olur. Kötü alışkanlıkların, sokak yaşamından kaynaklandığı unutulmasın ve sokak çocuklarının, eğitim çocukları olmalarına gereken hassasiyet gösterilsin. Bu konuda sadece devlete değil, toplum olarak hepimize iş düşmektedir.