Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fatih ARITÜRK
Fatih ARITÜRK

SOMUT DELİLDEN, MAKUL ŞÜPHEYE DÖNÜŞ!

Daha önce de hukuk literatürümüzde var olduğu halde, hukukçu olmadığımız için bilmediğimiz (makul şüphe) ve (somut delil) kavramlarını, yapılan tartışmaların sonucunda anlamağa başladık.

Türkiye’de hukuk daha önce (MAKUL ŞÜPHE) üzerinde kurgulanırken, ileri demokrasiye geçmek açısından(!), makul şüphe kavramı kaldırılarak, yerine (somut şüphe) kavramı getirilmişti.

Ancak, ileri demokrasi elbisesi, üzerimize çok bol gelmiş olacak ki, hukuk sistemimizde tekrar (makul şüphe) kavramına dönüş oldu!

İleri demokrasi kuralı(!) olan (Makul şüphe) kavramına dayanılarak bir polis, istediğini, hatta yoldan geçen birisini gözaltına alıp, sorgulayabilir. 4-5 gün süreyle tutuklar, sonra mahkemeye sevkeder, mahkeme de yine makul şüpheli olarak tutukluluk halinizin devamına karar verebilir!

Dedim ya, benim hukuk bilgisinden pek bir nasibim yok. Ancak, bir vatandaş olarak anladığım kadarıyla durumu kendime göre örneklemek istedim.

İşte, telif hakkı bana ait örnekler:

Diyelim ki bir yazar, geçmiş dönem şairlerimize ait (Ferman Padişahın, dağlar bizimdir) veya (Nerde varsa böyle zulüm, sebebi isyan olmuştur) mısralarını kullandı. Makul şüphe kavramı içinde, bu yazı devlete karşı isyana teşvik, hatta isyan olarak yorumlanabilir!!!

Oysa somut şüphede PKK, Şeyh Sait, Seyit Rıza, Dadaloğlu, Köroğlu ve benzerleri gibi silahlanıp dağlara çıkmak, hatta vurucu güç toplamak lazımdır.

Bir başka örnek:

Birileri bir senaryo yazdılar. O senaryoda, devlete isyan eden asiler de canlandırılmış olsun. Makul şüphe yasası çerçevesinde hemen, devlete karşı suç örgütü oluşturmaktan haklarında tutuklama kararı çıkarabilirsiniz! Somut şüphe kavramında ise o senaristlerin üzerlerinde, evlerinde veya iş yerlerinde silah, mühimmat, plan proje bulunması gerekir. Hani, bir zamanlar Bülent Arınç’a suikast düzenleyecek subayların üzerlerinde evinin adresini ve krokisini gösteren bir kağıt parçası bulunması olayı gibi!!!

Günlük hayattan örnek verelim:

Adamın birine arkadaşları (ÖRDEK) diye takılırlarmış. O da, ördek lafından nefret edermiş. Hani 17/25 Aralık sonrasında (Saat kaç!) sorusunu, (ayakkabı kutusunu) (çikolata sepetini) hakaret kabul eden zat-ı muhteremler gibi!

Ördek lakaplı bu zat, bir gün arkadaşlarından biriyle gezerken, arkadaşı:

-Gökyüzü bulutlu, yağmur yağacak galiba! diyecek olmuş.

Sözünü tamamlar tamamlamaz Ördek lakaplıdan ciddi anlamda bir yumruğu yemiş. Yumruğu yiyen:

-Yahu, ne oldu, neden durup dururken bana yumruk vurdun! deyince beriki ne demiş beğenirsiniz!

-Sen, (galiba yağmur yağacak) demedin mi. Ne demek istediğin ortada. Yağmur yağınca göller oluşur, göllerde ördekler yüzer. Demek, sen bana (ÖRDEK) demek istedin!

Makul şüphe konusundaki yazımızı bir Siirt anekdotuyla noktalayalım:

Karısını sevmeyen ve boşanmak isteyen Siirtliye:

-Peki, karını neden boşamak istiyorsun, suçu, günahı ne! diye sormuşlar.

Cevap vermiş:

-Hamur yoğururken, g.tünü sallıyor!!!

-İyi amma, hamur yoğururken insanın sadece g.tü değil, her taraf da sallanır. Bu işin fıtratında bu var. Sen açık bir şekilde (karımı sevmiyorum, boşanmak istiyorum!) desene!

Yani, makul şüphe de işte öyle bir şey olsa gerek. Tipini, duruşunu, gülüşünü, saçını, sakalını, giyim tarzını  beğenmeyen biri çıkar, seni tıpış-tıpış makul şüpheli diye tutuklar!!!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER