Şehrimizin demografik yapısı değişti ve değişmeğe devam ediyor. Son 40-50 yıl içinde Siirt merkez ilçenin demografik yapısı büyük değişime uğradı. Hızlı nüfus artışı, yaşlılık oranının yükselmesi, göçlerden kaynaklı demografik hareketlilikler, toplumsal değişmeyi etkileyen faktörlerdir. Son yıllarda demografik yapıyı hızla değiştiren hatta altüst eden en önemli etkenlerin başında ise terör gelmektedir. 1980’li yıllarda başlayan terör olayları Bölgemizin, İlimizin ve özellikle Şehrimizin (SİİRT) DEMOGRAFİK YAPISINI BÜYÜK ÖLÇÜDE değiştirmiştir. Toplumun omurgasını oluşturan kurumsal ilişkileri sürdürenler sonuçta o toplumdaki bireylerdir. Dolayısıyla toplumsal yapı analizleri için kurumsal yapıyla birlikte bir toplumun nüfus yapısını yani “nüfusun büyüklüğünü” bileşimi, doğum ve ölüm oranları) ve “nüfusun dağılımını” (göç hareketleri) bilmek gerekir.
1980’li yıllardan itibaren terör olayları nedeniyle bölgemizde iki türlü göç yaşanmıştır. Bu göçlerden biri kırsal kesimden ilçelere yapılan göç şeklindedir. Diğeri ise Bölgeden, Türkiye’nin diğer bölgelerine yaşanan göç (kaçış) şeklinde olmuştur ve yaşanmağa devam etmektedir.
Köylerden, özellikle il merkezine yapılan göçlerin sonucu olarak Şehrimizde daha önce nüfusun yüzde 90’ını teşkil eden ve ARAPÇA (Siirt’çe) konuşanların oranı yüzde 15’ler düzeyine gerilemiş, yerini KÜRTÇE KONUŞAN nüfus almıştır. Şehrimizden göçlerin daha da hızlanacağı ve çok değil 20-30 yıl içinde Şehrimizde Arap kesimin nüfus oranının yüzde 10’lar düzeyine düşeceği tahmin edilmektedir. Zaten, emekli olan hemşerilerimizin çoğu, Batı Bölgelerine göç etmekteler. Buna, göç etmek yerine “kaçmak” dersek, herhalde çok daha yerinde bir deyim olur. Kaçanların çoğu, Şehrin kadim yerlileri yani Arap Kökenli Siirtlilerdir.
Hemşerilerimiz, 2003 yılında yapılan Siirt yenileme seçimlerinden sonra büyük ümitlere kapılmışlardı. Siirt tarihinde ilk defa bir milletvekilimiz Başbakan olmuştu. Diğer Başbakanların vilâyetlerine bakan hemşerilerimiz, o illerde yapılan hizmetlerin İlimizde ve özellikle Şehir Merkezinde gerçekleşeceğine inanmışlardı. Bunun için, ümitle ve sabırla yapılmasını umdukları hizmetleri beklediler. Ancak Siirt’e gelen pek bir hizmet de olmadı.
Oysa, İlimizin ve özellikle İl Merkezinin kalkınmasından umutları kesilen Arap kesim kendilerini hep Türkiye Cumhuriyetinin bir numaralı vatandaşları olarak gören hemşerilerimizdir.
Köylerden Şehre yapılan göçler sonucu, Şehrin demografik yapısının değiştiğini gözlemlemekte olan Şehrimizin kadim yerlileri, kalkınmadan da umutlarını kesince ve Türkiye Cumhuriyetine bunca sahiplenmelerine karşılık, Devletin kendilerine yeterince sahiplenmediği hissine kapılınca bunun sonucu “20-30 yıl sonra, durumumuz ne olur!” endişesine kapılarak göçlerin arttığı, bu gidişle daha da artacağı anlaşılmaktadır.
Doğrusunu isterseniz, Siirt’in kadim yerlileri bu göç olayında pek de haksız sayılmazlar. Şehrimizin eski tadı-tuzu kalmadı. Başlar, ayak oldu; ayaklar, baş oldu. Bu gidişle, 20-30 yıl sonra, bu şehrin kadim yerlileri olan Arap aileler, bir eldeki parmak sayısına düşerse, hiç şaşırmamak lâzım. Gidişat, bunu gösteriyor.
TAŞLAMA
BARIŞ, BARIŞ VE BARIŞ
HERKESİN ARZUSU BU
MECLİSTE GÖRÜŞÜLSÜN
GEREKTİR Kİ BU KONU
(PAZARLIK YOK) DİYORLAR
ŞEREFE YEMİN EDİP
KADEH KALDIRANLAR ÇOK
(HADİ ŞEREFE) DEYİP
VERMEDEN, ALMAK OLMAZ,
ALMADAN, VERMEK DAHİ
(PAZARLIK YOK) SÖZÜNE
KANAN VARSA, ENAYİ
PAZARLIK OLACAKTIR
BUNA YOK İTİRAZIM
BARIŞ ELİ İYİ DE
KOLU KAPTIRMAYALIM