Yazı yazan ve eserler veren kimselere genelde (EDİP) denilir. Bu açıklamaya göre, Gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda, dergilerde, mecmualarda yazı yazan, yorum yapan, haber üreten kişilere EDİP denilmesi yanlış olmasa gerek. Bir de son yıllarda adına SOSYAL MEDYA dediğimiz bir alan türedi. Klasik Medya, tek taraflı iletişim sunan bir araçtır. Televizyon, gazete, dergi vs. Medya araçlarından bireye tek taraflı bir iletişim kanalıdır. Klasik medyada birey olarak tüketiciyiz. Medya içeriğini (haber, eğlence, görüntü gibi) üretenler ve o içerikleri tüketenler vardır. Üreten ve tüketenler farklı kişilerdir ve direk bir bağlantıları yoktur. Sosyal medya ise, medya içeriğini hem üretenlerin hem de tüketenlerin kanalıdır. Web 2.0 akımıyla yani herkesin internette bloglar ve Facebook, Twitter, Friendfeed ve Linkedin gibi platformlar aracılığıyla kolaylıkla bilgi ve görüşlerini paylaşmasıyla sosyal medya ortaya çıkmıştır. Başlangıçta tüm bu siteler ve akım web 2.0 olarak anılmaktaydı. Şu an ise sosyal medya ismiyle anılmaktadırlar.
Sosyal medya katılımcıdır, tüm internet kullanıcısı bireyler birer haber ve bilgi kaynağıdır. Sosyal medya şeffaftır, hangi bilginin kimler tarafından üretildiği ya da paylaşıldığı görülebilir. Sosyal medya ulaşılabilirdir, internet bağlantısı olan herkes kolaylıkla sosyal medyada olan biteni takip edebilir. Sosyal medya aynı zamanda bir iletişim kanalıdır. Sosyal medya kullanıcıları birbirleriyle iletişim kurabilirler.
Sosyal medyanın gelişimi aslında forum siteleriyle başlamıştır. Daha sonra user generated content adını verdiğimiz içeriğini kullanıcıların girdiği siteler şeklinde gelişmiştir. Buna interaktif sözlükler (ekşi sözlük) örnek gösterilebilir. Bugün sosyal medya kavramı o kadar geniş kullanılabilir ki, internetin kendisi aslında bir sosyal medyadır dense abartmış olunmaz. Hemen her internet sitesinde alt kısımda yorum alanları mevcuttur, bu şekilde tüm internet kullanıcıları haber sitelerinde vs. her konuda görüşlerini ifade edebilmekteler. Kullanıcılar, facebook’ta sayfa açıp ya da grup kurup kendisi veya ait olduğu topluluk hakkında açıklamalar yapabilmektedir. Wikipedia’daki bir makaleyi her kullanıcı düzenleyebilmektedir. Kullanıcılar, Twitter’da ülke gündemini bir anda değiştirebilmektedir. Özetle sosyal medya herkesin birbirleriyle iletişim kurabildiği (bireyler, şirketler, markalar, kurumlar..) ve sınırsızca bilgi paylaşımında bulunabildiği bir medya mecrasıdır.
WEB 2.0 İnternet kullanıcılarının, internette belirli kaynaklardan eriştiği içerikleri sadece takip ettiği süreçten, kullanıcıların kendi içeriklerini ürettiği, bu içerikleri başkalarıyla paylaştığı sürece geçişi tanımlamak amacıyla Web 2.0 ifadesi kullanılıyor. İnternet sitelerindeki tasarım ve yazılım teknolojilerindeki değişimin sonucu olan bu paylaşım ortamı birçoğumuzun internette sıkça kullandığı Facebook, Youtube, Flickr, Blogger gibi binlerce ücretsiz internet sitesi sayesinde ortaya çıkıyor. İnternet siteleri ortamı sunarken, internet kullanıcıları, içeriği oluşturuyor.
BLOG Web 2.0 sürecinin en önemli unsurlarından olan blog, kelime anlamı olarak “web günlüğü” olarak tanımlanıyor. Bir veya daha fazla kişi tarafından hazırlanan bloglar bireyler veya kurumlar tarafından hazırlanabilir. Bir blog’u önemli kılan en önemli unsuru içeriğidir. Blogları değerli kılan özellikleri, güncel, samimi ve değerli içerikler sunabilmesidir. Dünyada ve ülkemizde oldukça fazla takip edilen ve okurlarının görüşlerini etkileyebilen on binlerce blog yazarı bulunuyor. Blog yazarlarının tanınması ve etkili olması için internet kullanıcıları tarafından itibar görecek içerikler sunabilmesi gerekli. Şirketler tanınmış ve etkili blog yazarları ile iletişim halinde olmanın ne kadar önemli olduğunu bildiklerinden önemli blog yazarlarını medya ilişkileri süreçlerine katıyorlar.
MİKRO BLOG’U Bloglarla kıyaslarsak, en önemli özelliğinin anlık ve kısa içerikler ile başkalarıyla içerik paylaşılmasını sağlamak olduğu anlaşılır. En popüler mikro blog servislerinden olan Twitter’da girilen her blog yazısı 140 karakterle sınırlıdır. İnsanların anlık olarak ne yaptıklarını başkalarıyla paylaşmalarını sağlayan mikro bloglar, özellikle profesyoneller tarafından bilgi ve haber paylaşımı amaçlı kullanılıyor. Dünyanın herhangi bir yerinde olan bir gelişmeyi en hızlı duyuran platformlar Mikro Bloglardır. Bir iki cümleyle sınırlı içerikle ile güncellenebilmeleri, cep telefonu ve iPhone gibi mobil araçlar ile kolayca kullanılabilmeleri, içeriğin hızlı bir şekilde yayılmasına olanak sağlıyor.
İnternet kullanıcılarının birbirleriyle tanışması, irtibata geçmesi, içerik paylaşımında bulunması, tartışma ortamı oluşturması ve ortak ilgi alanlarındaki kişilerin bir araya gelebileceği gruplar oluşturulması amacıyla oluşturulan internet siteleri sosyal ağlar olarak tanımlanıyor. Ülkemizde oldukça popüler olan Facebook buna bir örnektir. Sadece iş amaçlı ilişkiler kurabileceğiniz Linkedin önemli sosyal ağlardan biridir.
İnternet kullanıcılarının beğendikleri internet sitelerini ve internet sayfalarını başkalarıyla paylaşmasına olanak sağlar. İnternet kullanıcıları paylaşılan içerikleri oylayarak ve yorumlayarak takip ederler. Bu sayede internette yer alan milyonlarca içerik arasında insanların ilgisini çekebilecek yazılar, resimler ve videolar ön plana çıkabilir.
Bireylerin internette birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımlar sosyal medyayı oluşturur. Sosyal ağlar, bloglar, mikro bloglar, anlık mesajlaşma programları, sohbet siteleri, forumlar gibi insanların bir biriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde internet kullanıcıları aradıkları ve ilgilendikleri içeriklere ulaşma fırsatına erişiyor. İlk bakışta bireyler veya küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar gibi görünse de, paylaşılan bilgi veya içerikle ilgilenen kişi sayısı oldukça hızlı ve fazla şekilde artıyor. İnternet kullanıcılarının olumlu ve olumsuz deneyimlerini internet ortamında paylaşmaları şirketler için fırsatları ve tehlikeleri beraberinde getiriyor. PR 2.0, yani internette yürüteceğiniz halkla ilişkiler faaliyetleri için, bu kavramları bilmenin de ötesinde uygulamaya geçmeniz gerekiyor. Kendi içeriklerinizi sosyal medyada paylaşmaya başlamadan önce, sosyal medyayı takip etmeye başlamalı ve insanların interneti nasıl kullandıkları konusunda bilgi edinilmelidir.
Klasik medya ile sosyal medya arasındaki en bariz fark ise klasik medyanın unsurlarının genelde profesyonel olmalarına karşılık, sosyal medyada koşuşturanların amatörlerden oluşmalarıdır. İşte bu sebeple, sosyal medyada koşuşturanların büyük bölümü, hatta yüzde 90’ı, EDEPSİZ EDİPLERDEN OLUŞMAKTADIRLAR. Fikir dağarcıkları gelişmemiş bu tipler, bir yerde küfretmeyi, hakaret etmeyi marifet sayarlar. Bunun sonucu ortada. Şimdi, sosyal medyayı susturmak için tedbirler alınacakmış! Edepsiz ediplerin susturulması iyi de, sosyal medyada gerçekten fikir üretenlere yazık olmayacak mı!!!