Nöbetçi Eczaneler
“Ekmek elden, su gölden!” deyimi, oldukça yaygın deyimlerimizden biridir. Bir zamanlar, en ucuz veya parasız olan iki nimet ekmek ve suydu. Ancak, öyle anlaşılıyor ki, bu iki nimet de, sadece zenginlerin rahatlıkla ulaşabilecekleri nimetler sınıfına girdiler.
Geçmiş yıllarda, içmek için SU İHTİYACI sebil için yapılmış çeşmelerden temin edilirdi. En büyük hayratlar arasında sebil için yapılmış çeşmeler yer alırdı. Şehrimizde de Aynsalip, Tarmol, Sor, Ğarrara, Istut gibi hayrat için yapılmış çukur çeşmeler vardı. Şimdi, içeceğimiz su bile paralı. Şehir şebekesinden verilen suyun sağlık açısından pek güvenilir olmadığına kanaat getiren hemşerilerimiz (tabii orta halliler ve zenginler) damacanalarla veya şişelerle içme suyu alarak ihtiyaçlarını karşılamağa bakıyorlar. Kış mevsiminde, su tüketimi nispeten düşük amma, yaz aylarında, damacanalarla su almak, mali yönden bir hayli külfetli. Hele, aile biraz kalabalıksa, içme suyuna ödenecek faturalar ona göre artmakta. Bir damacana su 60-70 TL.
Evet ve maalesef büyük çapta su ve ekmek israfı var. Şunu belirtmekte yarar var. Dine uymayan israf, haramdır. Mürüvvete uymayan israf tenzihen mekruhtur. İsraf, malı helak etmek, faydasız hâle getirmek, faydalı olmayacak şekilde sarf etmektir.
Türkiye’nin, komşu ülkelere göre “SU ZENGİNİ BİR ÜLKE” olduğu söylenir. Bir ara komşu ülkelere su satmak için pazarlıklar yapıldığı söylendi. Su kaynaklarımızın satılması düşünülen ülkelerden biri de İsrail’miş…
Evet, hükümet suyumuzu da satarsa veya su kaynaklarını da özelleştirirse siz, o zaman seyredin gümbürtüyü. “Hiç, su kaynakları satılır mı!” demeyiniz. AKP hükümeti bu, satar mı, satar! Yani “Ekmek elden, su gölden” demek artık pek mümkün değil. Ekmeğin elden, suların gölden olduğu yıllar artık çok gerilerde kaldı! Bunun için ekmeği de, suyu da tasarruflu kullanmak gerektiğini asla unutmayalım! Ülke genelinde yılda 2,5 milyara yakın ekmeğin çöplere gittiğini, israf edilen su miktarının milyar tonlarla ifade edildiğini unutmayalım!
Maalesef, israf edilen ekmek, genelde çöp bidonlarında yerini almakta. Bir zamanlar, yere düştüğünde öperek başımıza koyduğumuz ve (NAN-I AZİZ) diyerek kutsadığımız ekmeğin bu hallere düşmesinin sorumluları elbette ki israfta sınır tanımayan zenginlerimizdir!
Hemen belirtelim, dünya özellikle buğday stokları açısından kıtlığa girmek üzere…
