Vatandaşlar, normal yollarla iş bulmaktan veya işleri varsa bile insan onuruna yakışır bir düzeyde yaşamak için yeterli gelir elde etmekten umutlarını kesince, milli piyango çekilişleri ile kendilerini avutmaya çalışıyorlar.
Bilindiği gibi milli piyango idaresinin her ayın 9’unda, 19’unda ve 29’unda bilet çekilişleri var. Yılbaşı ve Milli Bayramlar ise ikramiyeleri normale göre daha yüksek özel çekilişler yapılmakta.
Bunların dışında yine milli piyango idaresi tarafından düzenlenen SÜPER LOTO, SAYISAL, ON NUMARA, MÜŞTEREK BAHİS gibi her biri haftanın bir gününe tekabül eden çekilişleri bulunmakta.
Milli Piyango idaresi tarafından yapılan bu çekilişler, sonuç itibarıyla vatandaşların büyük çoğunluğu için hüsran olurken, bu oyunlara katılanların yüz binde, hatta bir milyonda biri için şans olabilmektedir.
Özellikle Süper Loto çekilişlerinde çoğu kere devirli çekilişler yapılmaktadır ki, 10 haftadır devreden Süper Loto’da ikramiye tutarı 27 milyon TL’yi aştı.
Lotocular, bu gibi yüksek devirli haftalara SÜPER ÇEKİLİŞ VEYA SÜPER HAFTA diyorlar. Anlayacağınız, milletin umudu milli piyangonun çekilişlerine kalmış durumda. İkramiye neredeyse Yılbaşı çekilişlerindeki ikramiyeye denk olacak. Dileriz ki, Süper çekilişin 27 milyona ulaşan ikramiyesi bu defa Siirt’e çıksın veya çok kişi bilsin de, fukaralıktan kurtulan vatandaşların sayıları artsın…
“HACI, SEN BURADA KAL!”
Gençliğinde güçlü, kuvvetli, kabadayı bir serseri iken tövbe edip, Hacca gitmiş, bütün kötü işlerden elini eteğini çekmiş bir hemşerimiz varmış. Hac görevini ifâ ettikten sonra, mümkün mertebe karıncayı bile incitmekten kaçınan bu hemşerimiz, bir gün çarşıda dolaşırken, birkaç serserinin, bir zavallının çevresini sardıklarını ve onu tartaklamakta olduklarını görmüş. Nasihat yollu:
-Bırakın garibanı, ne istiyorsunuz zavallıdan! demişse de, berikiler tınmamışlar. Aralarına aldıkları zavallıyı tekme, tokat dövmeye devam etmişler. Gördüğü manzaraya daha fazla dayanamayan eski kabadayı hemşerimiz:
-Bu zulme seyirci kalmama ALLAH da razı olmaz PEYGAMBER de! dedikten sonra, o zamanlar, Haccı olanların, hac alâmeti olarak başlara taktıkları sarığını çıkarmış, bir kenara koymuş:
-Hacı! Sen burada kal!… Ben de gideyim, bu it oğlu itlerin hadlerini bildireyim! demiş.
Gayet, güçlü kuvvetli olduğu için de, vurduğu her yumrukta birini devirmiş. Bunun üzerine, zavallı garibanı döverlerken, dayak yemek durumuna düşen kabadayı müsveddeleri, ortalıktan toz olup kaçmışlar.
Demek oluyor ki, gerektiği yerde ve zamanda hacılığı, hocalığı bir yana bırakmak lâzım!