Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam

Suriye, Türkiye’yi Çoktan İşgal Etti!

Başlatılan Zeytindalı harekâtını, Türkiye’nin,

Başlatılan Zeytindalı harekâtını, Türkiye’nin, Suriye’yi işgali gibi gösterenler var. Suriye’ye girerek TERÖR KORİDORUNU önlemek gayreti içinde olan Türk Silahlı Kuvvetlerini işgalci bir zihniyete sahip gibi empoze etmek hiç de gerçekçi bir yaklaşım değildir. Afrin harekâtını bir işgal gibi yorumlamak konusunu sadece uluslararası medya değil, bizim bazı medyatörler de imalı şekilde işliyorlar.
ABD’nin, İngiltere’nin ve Fransa’nın belli başlı medya kuruluşları okurlarına bu türden haberler servis etmektedirler. Aslına bakarsanız Türkiye’nin, Suriye BATAKLIĞINA girmesi mecburiyetten doğmuş bir durumdur. Başta kadim dostumuz(!) ABD olmak üzere, Afrin harekâtına karşı çıkan ülkelerin sayıları tahminlerin çok üstündedir.
Bu bakımdan diyoruz ki Türkiye, Suriye’yi işgal edemez amma, Suriye, Türkiye’yi çoktan işgal etti bile! Bugün Türkiye’nin bütün illeri, Suriyelilerin işgalleri altında! İşgal, sadece silahlı güçlerle olmuyor, (mülteci) adı altında gerçekleşen işgaller de vardır.
Ülkemizde bugün yaklaşık 5 milyon dolaylarında Suriyeli mülteci bulunmaktadır. Bazı il ve ilçelerde Suriyeli göçmenlerin nüfusu, Türk nüfusunu aşmıştır.
Bu bir işgal değil de nedir! Bizim Suriye’ye sokabileceğimiz asker sayısı 10 bin, bilemediniz 20 bindir. Yani, ülkemizi işgal eden Suriyelilerin yüzde onu bile değil!
Türkiye’nin en küçük illerinden biri konumunda olan Siirt’te bile, adım başına bir Suriyeli ile karşı karşıya kalmıyor muyuz. Yollarda, caddelerde, sokaklarda, camilerde, marketlerde, çayhanelerde, meyhanelerde, velhasıl attığımız her adımda, Suriyelilerle iç içe değil miyiz!
Biz, Suriye’ye girmekten vazgeçelim de, öncelikle sayıları mil-yonlarla ifade edilen Suriyeli işgalcilerden nasıl kurtulabileceğimizin muhakemesini yapalım! (İnsanlık) dedik, (Komşuluk) dedik, (Müslümanlık) dedik. Bütün bunların ötesinde (bir haftaya kalmaz, Suriye’ye girer, Emevi Camiinde namaz kılarız) hayallerine kapılarak, bunca Suriyeliyi sınırlarımızdan içeriye salıverdik de ne oldu!
Mülteci Suriyeliler için bugüne kadar devlet bütçesinden harcanan paranın miktarı 30 milyar dolar olarak ifade edilirken, hiç şüpheniz olmasın, vatandaşların da, Suriyeli mültecilere sağladıkları yardımlar en az devletin harcadığı kadardır!
Hani, Türkiye zengin bir devlet olsa, amenna diyeceğiz de, bu ülkenin insanlarının durumları da ortada. (Kendi muhtaç bir dede, ne kaldı başkasına himmet ede) özdeyişinde olduğu gibi, milletimizin kendisi muhtaç, emeklisi, memuru aç bilaç! 10 milyon dolaylarında işsizi var!
Türkiye’nin hiçbir sıkıntısı yoktu da, bir Suriyelilere kol kanat germesi kalmıştı! Allah bu milleti de, zavallı Suriyelileri de bu hallere sokanların belalarını versin! Fethullah’ın deyimiyle (evlerine ateş düşürsün!)
ANEKDOT
(Misafir, misafirden aciz. Ev sahibi, ikisinden aciz!) şeklinde söylenegelen bir özdeyişimiz vardır. Türkiye’de yalnız Suriyeli mülteciler yok, Afganlı, Pakistanlı mülteciler de bulunmakta.
Türkiye’deki Suriyeli mültecilerden en çok sıkılanlar arasında, iş bu Afganlı ve Pakistanlı mülteciler de yer almaktadır.
Amma, Allah için söyleyelim, Afganlı ve Pakistanlı mülteciler, en azından dilencilik yaparak milleti tedirgin etmiyorlar. Ayakkabı boyacılığı, hamallık ve benzeri işler yaparak en azıdan çalışma azmi sergilemektedirler.
Yani, dilencilik yapan Suriyelilerden yakınmalarının yine de haklı bir yönü var.

TAŞLAMALAR

DİYANET, SİYASETLE
OLDUKÇA İÇLİ-DIŞLI
LAİKLİĞİ TAKMIYOR
TAKINTISI VAR, HINÇLI

DİYANET ÖNCE KENDİ
KENDİNE ÇEKİ DÜZEN
VERSİN Kİ VAIZLARI
ETKİLİ OLSUN CİDDEN

NASUH-U LAYANTASİH
BİLİN BİZİM DİYANET
NUSHU KABUL EDERSE
NASİH DE OLUR GAYET

DİYANET VE SİYASET
İÇ-İÇE GİRMİŞ GİBİ
CUMA HUTBELERİ HEP
SİYASET İÇERİKLİ