İdlib’te şehit düşen 36 kahraman Mehmetçik için milletçe yas tuttuğumuzu söylüyoruz. Elbette, aziz şehitlerimiz için yüreklerimiz yanmıştır. Ancak, bir gerçeği görmezden gelemeyiz. Bu aziz şehitlerin anneleri, babaları, eşleri, çocukları, yavukluları ve çok yakın akrabaları dışındakilerin acıları sınırlıdır. Şimdi samimiyetle sorayım ve cevabını siz de samimiyetle kendi kendinize veriniz. 36 şehidimiz olduğunun haberini aldığımız gün dahi, hangimizin boğazından yemek geçmedi, sadece ilk gün olsun duyduğumuz üzüntü sebebiyle aç kaldık, susuz kaldık. Aynı gün yeri geldi gülmedik mi, kahkahalar atmadık mı! Devletimizin anlı şanlı büyükleri bile, şehitlerle ilgili haberleri verirlerken, espri yaptıkları vehmiyle kahkahalar atmadılar mı! Bizler, Televizyonların başında diziler izlemedik mi! Şarkılar, türküler dinlemedik mi! Samimi olarak cevap verirsek, bütün bunları yaptığımızı kendi kendimize itiraf edeceğiz. Ama bütün bunları yapmayanlar, acıları sebebiyle aç, susuz, uykusuz kalanlar olmuştur. Kimlerdir onlar. Aziz şehitlerimizin anaları, babaları, eşleri, çocukları, kardeşleri, yavukluları ve diğer yakınları!
Hele annelerin yüreklerindeki sızı asla dinmez. Bir gün, bir ay, bir yıl, on yıl değil, ömürleri boyu o ıstırabı yüreklerinde taşırlar. Ben, bunun canlı şahidiyim. Nerden mi biliyorum, kendi babaannemden! Babam, genç yaşta vefat etmişti. Ben daha 1,5 yaşındaydım. Ondan yıllar sonra vefat eden babaannemin, oğlunun adını anmadığı, babam için ağlamadığı gün yoktu. Geceleri, beni koynunda yatırırdı. O kadar içli ağlardı ki, küçük yaşıma rağmen teselli etmek için boynuna sarılır, onunla beraber ağlardım. İşte “Ağlarsa, anam ağlar, kalanı yalan ağlar” atalar sözünün ne kadar gerçek olduğunu, ben babaannemin yaşantısından öğrendim. Evet, babaannem ölünceye kadar hep babam için ağladı. Ne düğüne gitti, ne gezmeye çıktı, ne bayram günleri dahi, gerçek anlamda bayram yaptı. Başını örten tülbendin üzerinde alnına Siirtlilerin (KAMTA) dedikleri yas alameti siyah bir bant vardı. Yas alameti o siyah bandı, ömrü boyunca alnından çıkarmadı.
Diyeceğim şu ki, (ateş düştüğü yeri yakar) deyiminde olduğu gibi, şehit ateşinin düştüğü yer de analarının yüreğidir. O kor ateş, anlık değildir. Ömür boyu süren bir kordur. Yani, birilerinin (TANE) olarak nitelendirdikleri şehitler, ANA KUZULARI, ANA YÜREKLERİDİR! Bunu böyle bilelim, konuşurken, dikkatli konuşalım. Yürekleri zaten yanık olan şehit analarının yüreklerini daha da yakmayalım!
TAŞLAMALAR
KINALI KUZULARIDIR
BİLİN Kİ BU ŞEHİTLER
(TANE) HESABI İLE
TARTILIP ÖLÇÜLMEZLER
(ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ
KALMAZ) VARSA DİYENLER
ONLAR DA BU TEPEDEN
HEMEN YER EDİNSİNLER
BİR MEZAR YERİ ALMAK
BİLE GAYET PAHALI
ŞEHİTLER TEPESİNDEN
BUGÜNDEN YER ALMALI
ŞEHİTLER TEPESİNDE
YER EDİNMEK ZOR MU ZOR
DOSTUM BUNU VAR DA SEN
ŞEHİT ANASINA SOR