İstanbul için (TAŞI TOPRAĞI ALTIN ŞEHİR) denilir. Öyledir de. Gelen yağmalıyor, giden yağmalıyor. Şimdi yağma alanı KANAL İSTANBUL! Halkımızın espri gücüne hayran olmamak elde değil. Öyle ki sayfalar dolusu yazılar yazılarak anlatılabilecek konuyu bir kelimenin içine sığdırıveriyorlar. Tıpkı (KANAL İSTANBUL)a (TALAN İSTANBUL) adının verilmesi gibi. Bu bir tek kelime ile (KANAL İSTANBUL) projesinin ne demek olduğu, en sade ve en saf şekilde tanımlanmaktadır. Bu arada, TALAN kelimesinin (yağma, çapul) gibi anlamlara geldiğini de anımsatalım.
TALAN İSTANBUL’UN, MONTRÖ SÖZLEŞMESİNİ DELME PROJESİ olduğu da iddialar arasında. Montrö sözleşmesi sebebiyle Karadeniz’e savaş gemilerini sokamayan ABD ve diğer bazı ülkeler, TALAN İSTANBUL’UN GERÇEKLEŞMESİ DURUMUNDA, BOĞAZLARIN STATÜSÜ ÜZERİNDE HAK İDDİA EDEBİLECEKLERMİŞ! Bunu biz değil, işin uzmanı siyasiler ve hukukçular söylüyorlar.
Bu arada, TALAN İSTANBUL’UN UYGULANACAĞI, proje kapsamındaki yolların, köprülerin nerelerden geçeceğinden haberdar oldukları anlaşılan hatırlı birilerinin güzergâhtaki arazileri satın alarak, talandan peşin-peşin hisselerini aldıkları iddiaları da oldukça yaygın.
Türkiye’de, işsizlerin sayıları 10 milyonu aşmışken, özellikle genç işsizlerin oranı katlanarak büyümekteyken, KORONAVİRÜS PANDEMİSİNİN YARATTIĞI EKONOMİK YIKIM DEVAM EDERKEN (İNADINA YAPACAĞIZ) demenin talan dışında bir mantığı var mı! Projenin gerçek bedelini kimse bilmiyor, kimileri 150 milyar dolar derlerken, kimileri 200-300 milyar dolara kadar yolu var demektedirler.
Bu proje Montrö sözleşmesinin delinmesine yol açar mı, açmaz mı, tartışmalarını bir yana bırakalım da, bu kadar parayı yine betona yatırmanın bir anlamı var mı, yok mu ona bakalım. Bu kadar parayı yine betona gömeceğinize ne olur, fabrikalar kurun, tesisler açın, işsizlere iş sağlayacak projeler üretin, bir avuç rantiyeciyi zengin etmek anlamına gelen TALAN İSTANBUL’DAN VAZGEÇİN!
Bu arada, TALAN İSTANBUL’UN gerçekleşmesi durumunda, doğanın büyük boyutlarda tahribata uğrayacağını, Şehr-i Stanbul’un nefes borusunun tıkanacağını, su kaynaklarının kuruyacağını, balık neslinin tükeneceğini, ALLAH KORUSUN, bir deprem durumunda, binlerce canın yok olacağını bilim adamları jeologlar söylemektedirler.
Evet, biz de bundan sonra (KANAL İSTANBUL)’UN ADINI DEĞİŞTİREREK, (TALAN İSTANBUL) OLARAK KULLANMAYI SÜRDÜRECEĞİZ.
Yeri gelmişken divan şâirlerimizin büyüklerinden NEDİM’İN:
“BU ŞEHR-İ STANBUL Kİ Bİ MİSLİ BAHADIR
BİR SENGİNE YEK PÂRE ACEM MÜLKÜ FEDADIR”
DİYE ASIRLAR ÖNCE TANIMLADIĞI İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRİNİ SUNARAK VE (YAZIK ETMEYİN İSTANBUL’A) DİLEKLERİMİZLE YORUMUMUZU NOKTALAYACAĞIZ:
ALTINDA MI ÜSTÜNDE MİDİR CENNET-İ A’LÂ
EL-HAK BU NE HALET BU NE HOŞ ÂB U HEVÂDIR
HER BAĞÇESİ BİR ÇEMENİSTÂN-I LETAFET
HER GÛŞESİ BİR MECLİS-İ PÜR-FEYZ Ü SAFADIR
İNSAF DEĞİLDİR ANI DÜNYÂYA DEĞİŞMEK
GÜL-ZÂRLARIN CENNETE TEŞBİH HATÂDIR
HEP HALKIN ETVÂRI PESENDÎDE VÜ MAKBUL
DERLER Kİ BİRAZ DİLBERİ BÎ-MİHR Ü VEFADIR
İSTANBUL’UN EVSÂFINI MÜMKÜN MÜ BEYÂN HİÇ
MAKSÛD HEMAN SADRI KEREM-KÂRE SENADIR
EY SADR-I KEREM-KÂR Kİ DERGÂH-I REFÎİN
ERBÂB-I DİLE KIBLE-İ ÜMMÎD Ü RECÂDIR
İDİN OLA İKBÂL Ü SAADETLE MÜBAREK
GÜNDEN GÜNE İKBÂLİN OLA GÜN GİBİ ZAHİR
SADRINDA SENİ EY LEYE HAK DÂMİ Ü SABİT
HEP ÂLEMİN ETTİKLERİ ŞİMDİ BU DUADIR
EY SADR-I CİHAN-HÂN EDE HAK DEVLETİN EFZÛN
KİM DEVLETİN ERBÂB-I DİLE LÛTF-I HUDÂDIR
EZ-CÜMLE NEDÎMÂ KULUN EY ÂSAF-I DEVRÂN
MÜSTAĞRAK-I LÛTF U KEREM Ü CÛD U ATADIR